“Ben Zeliha; sevdikleriyle vedalaşmak zorunda kalmış, zorlukları sırtında taşımaktan ruhu yorgun düşmüş, aşka tutunmaya çalışırken ayağı kayıp yuvarlanmış… Kısacası çuvallamış bir fâniyim. Her şeye güç yetirebileceğimi zannediyordum; hiç yorulmayacağımı, düşsem de belli etmeyeceğimi, güzelliğimle herkesi kendime hayran bırakacağımı… Heyhat! Ruhum nicedir eprimiş bir kumaş gibi tüm bedenimi kaplarken, sökülen yerlerimi görememişim. Etraftakilerin ardımdan “Ah yazık” dediklerini duyuyorum; ama bu kez güçlü g

“Korkma! Bu yaşadıkların, yaşanması gerekenler. Şimdi başka bir merhaleye geçiyorsun. Bundan sonra menzile tek başına yürüyeceksin. Unutma güzel kızım, yol hep vardır, değişen sadece yolcudur! Bugün bu yolda sen varsın. O notu bulman bir işaret! Yavrum, Hacer Özlem'im, yolculuğun kutlu olsun; uğurlu ve dahi hayırlı olsun. Gitmen gerek artık, geç kalma… Vakti geldi! Bir yolculuğa çıktım. Kendim için, senin için… Uzundu, çileliydi. Kendim için çok ağladım ve senin için de… Biliyorum, yoruldun ama inan bu yolu

Yeni dünyayı bu kadar konuştuğumuz, bireyden topluma, inanç sistemlerinden siyasete hızlı bir değişimi yaşarken sarsıcı, sıra dışı bir roman Kod Hatası. Sorgulatan, düşün-düren, ezber bozan cevapları okuyucunun zihninde bulmasını sağlayan bir serüven… İyilik kötülük, felaketler, savaşlar, acılar, aşk, nefret, ırkçılık belki de bir kod hatasıyla gelen bir yanılsamadan ötesi değildi. Belki de gördüğümüz görmediğimiz, bildiğimizi sandığımız, yaşam dediğimiz akıştaki dualite, hatta yaşamın ta kendisi Tanrı’nın

"Portakal Ağaçları", yaşamın beklenmedik dönemeçlerinde umudu yeniden keşfetmenin, dostluğun ve aşkın iyileştirici gücünün hikâyesini anlatıyor. Amcasının son isteğini gerçekleştirmek üzere Hatay’daki Saint Pierre Kilisesi’ni ziyarete giden Antony Caprini’nin hayatı, Adana’daki bir portakal bahçesine tesadüfen girmesiyle değişecektir. Kanser hastalığı nedeniyle son zamanlarını yaşayan Antony, kendisine şifa olacak tedaviyi ve aşkı yine bu şehirde bulur. Burada tanıştığı Semra’ya olan aşkı ve Toroslardaki bi

Hayatımızın kendi yıkımına doğru yol alan çöküşleri birbirlerine ne kadar paraleldir? Bu yıkım çizgilerinin arasındaki mesafe şaşmaz bir matematikle daima aynı mı kalır, yoksa o mesafe bir noktada kapanarak çöküşler birbirleriyle kesişip iç içe mi geçer?Okur, Bülent Görür`ün Sarıkanat`taki yeni öykülerinin kişileriyle, birbirine paralel görünen yıkımların tam ortasındayken tanışıyor. Bazen, 70`lerde saltanatını sürmüş yazlık Seçkinler Sitesi`nin mimari ve ekonomik çöküşü ile öykü kişisinin henüz benzer bir

Pisagor neden bir demirci atölyesinin önünde durdu? Ahengin doğası gerçekten görsel olarak anlaşılabilir mi? Armoniler bir araya toplandığında neden boşluklar ya da 'komalar' bırakır? Anthony Ashton bu büyüleyici cep kitabında armoninin ve gamdaki aralıkların öyküsünü anlatmak için Viktorya devrine ait Harmonograf adı verilen bir cihaz kullanıyor. Bu kitap yararlı ekleri ve enfes çizimleriyle büyülü bir konuya eşsiz ve özgün bir giriş niteliğindedir.

Arşimet mezar taşına hangi ünlü kanıtı kazıdı? Düğümler neden ve nasıl mükemmel beşgenler oluşturur? Hiç bu kadar bariz olan eksiksiz bir kanıt gördünüz mü? Bu nefis küçük kitapta önde gelen matematik sihirbazı Dr. Polster, matematik tarihinin tozlu yıllıkları arasından görsel olarak en sezgisel ve heyecan verici kanıtları sunuyor. Mantığı takip etme yeteneğinizi test edin, matematik bilgisinin içine dalın ve birbiri ardına “Eureka!" anlarını deneyimleyin.

Çevremizde gizli bir görsel dil mi var? Büyük Piramit'in şeklini bu kadar özel kılan ne? Daireler hakkında bu kadar çekici olan ne var? Bir düzlemi kaç farklı şekilde döşeyebilirsiniz? Yazarın cömertçe resmettiği, dünyadaki en eski ve en yaygın kullanılan antik geleneklerden birine ilişkin bu minik, büyüleyici giriş bir üçgene, bir kemere, pencereye, elbise ya da seramik üzerindeki bir desene, bir grafik tasarıma, bir tabloya, spirale veya bir çiçeğe bakışınızı sonsuza dek değiştirecek.

Denklemler milyonlarca modern matematik sihirbazının büyülü sözleridir. Hiç süratle birine ihtiyacınız oldu mu? Çemberler, üçgenler, uzay gemileri, mekanik, trigonometri, istatistikler, alanlar, sıvılar, gazlar, havai fişekler, kalkülüs, yüzölçümleri, boyutlar, sabitler, devreler, olasılıklar, dişliler ve daha fazlası… Matematik müzisyeni Matthew Watkins ve sihirbaz illüstratör Matt Tweed, yaklaşık üç bin yıllık düşünceyi tek bir şaşırtıcı küçük kitapta derlediler.

Filozoflar, matematik sihirbazları ve tüm çağların büyücüleri için niceliklerin gizli nitelikleri hakkında küçük bir kitap.

Fraktal nedir? Neden bu kadar eğlenceliler? Nasıl bir fraktal yaparsın? Damlayan bir musluk neden göründüğü kadar rastgele değildir? Kaos da nedir? Mandelbrot seti gerçekten matematikteki en karmaşık nesne midir? Fraktal avcısı Oliver Linton, hoşça resimlendirilmiş bu kitapta bizi fraktalların ve kaosun matematiğine doğru büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Bilim ve doğanın en yeni keşiflerinden olan merak uyandırıcı kalıpların bazılarını ortaya çıkarmak için birçok özbenzeş yapı türünün içine dalıyor.

Pek çok bestenin ardındaki gizli şifre nedir? Daha fazla müzikal karmaşıklık yaratmak için akorları nasıl değiştirirsiniz? Müzik insanların duygularıyla oynamakta neden bu kadar iyi? Besteci ve piyanist Jason Martineau, bu kısa kitapta müziğin unsurlarını açık ve anlaşılır terimlerle sunuyor. Müthiş çizimler ve müzikle ilgili bulunması zor, büyüleyici ipuçlarıyla dolu bu kitap harika bir başlangıç ve hem acemiler hem de profesyoneller için paha biçilemez bir kaynak.

Dört perdelik tarihi bir tiyatro oyunu olan ‘Eflak Voyvodası’, okul ders kitaplarımızdan daha fazlasını öğrenmek isteyen öğrencilerden, tarih ve dramatik sanat uzmanlarına kadar tüm okuyucu ve izleyici kategorilerine hitap etmektedir. Çünkü bu eser, türünün edebi yapıtına oturtulmuş bir tarihsel gerçektir. Sahnede, filmde veya sesli gösteriminde, dönemin dili gibi estetik değerlerinin yanı sıra dramatik bir “yoğunlukta”, edebi değerlere sahip bu tarihsel eser, özel bir eğitici değere sahip olacaktır ki bunl

Kitabın başkarakterleri Gılgamış'ın, Medusa'nın, Kasandra'nın ve daha nice kahramanın ayak izlerini takip ediyor ve ölümsüzlüğün, intikamın ya da kendi kuyruğunu yiyen bir yılanın peşinde, şehrin onları sürüklediği sokaklar boyunca dolaşıp dururken aslında kendi ruhlarının derinliklerine iniyorlar.Abrakadabra – Ölümsüz Hikâyeler ince kurgusu ve akıcı diliyle etkileyici bir anlatı sunmayı başarıyor.“Bu şehrin sadece beton yığınlarından ibaret olmadığını o günlerde anladım. O da bizim gibi bir canlıydı. Deris

“ Kriminoloji ve kriminalistik şüphesiz ki en özgün iki bilimsel alandır. Özgündür çünkü öteki bilimlerden farklı olarak güncel olanla çok sıkı bir bağı vardır. İşlenen her cinayet, gerçekleşen her suç bu iki bilim alanının inceleme alanındadır. Ve failleri bulmak için kriminalistik biliminin yani adli tıbbın yardımına ihtiyaç vardır. Çünkü kriminoloji tıptan hukuka, biyolojiden antropolojiye, jeolojiden farmakolojiye kadar farklı bilimlerin toplamından oluşur. Suçlunun neden bu suçu işlediğini anlamak için

"Sami odaya girince gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Hıçkıracaktı ancak sesi duyulur korkusuyla bir yastığı ısırarak ağlamaya başladı. En son ağlama hissini, televizyondaki o profesörün 'kendi ekibinin onu yönettiğini' ima ettiği konuşma sonrası hissetmişti. Çok ağır gelmişti. Kendisini susturmaya çalışıyordu. Durmaya çalıştıkça daha da çok katılıyordu. Tuvalete kapattı kendisini. Ağzına yastığı tıkmış, elleriyle kafasını iyice bastırıyordu. Uzun zaman sonra ilk kez böyle ağlıyordu. Kendi imparatorluğ

DÜŞMANIN YÜZÜNÜN OLMADIĞI ENLAR EN ZOR ANLARDIR.Chiméne’in TiradıMahya Birand’ın yazgısı Chiméne ile paralellik gösterir. O da canından çok sevdiği babasının intiharının taammüden olduğu bilincindedir ve mükemmel iş – sanat adamının ona vasiyetini her ne pahasına yerine getirmeyi kendine ahdeder.Filateli imparatorluğu kimine göre hegemonyası muktedir olma savaşının ve hesaplaşmasının kibararka yüzüdür, nihayetinde ortadaki metanın fiyatı paraya dayanır; bazen önemsenmeyecek cüzi bir rakamla kişi malik olup

“Dahası var lakin söylemek mümkün değil. Nedir ki söylediklerim, söylemediklerim yanında. Yaprak demişsem, anla ki ağaçtır ihtişamıyla. Deniz demişsem, okyanustur devinen dalgalarıyla. Tebessüm demişsem, kahkahadır en pervasızından. Yabancı demişsem, dostluktur en kararlısından. Yağmur demişsem, kardır doludur. Sevgi demişsem, aşktır hem de delidoludur. Dayan demişsem belki sabrın sonudur. Dahası, Varlığın hayatıma konudur. Lakin söylemek mümkün değil Nedir ki söylediklerim, Söylemediklerim yanında…” S

“Gidecek bir yerim var fakat telaşım yok. Kendimi, akıp giden bu kalabalığın merkezinde gibi hissetmek istiyorum. Sanki insanlar dükkânların kapısına çıkıp bana bakıyorlar, yoldan geçenler birbirlerini dürtükleyip beni gösteriyorlar gibi bir fanteziye kapılıyorum. O an için, ben varım sadece. O anda ‘bütün düğünlerde gelin, bütün cenazelerde ölü’ oluyorum. İşini gücünü bırakıp beni seyredenlerin bakışları eşliğinde yürümeye devam ediyorum. Her şey ve herkes ben yürürken duruyor, bir tek ben yol alıyorum… Ke

Kalbinizi korumak, onu iyiliklerle doldurmak ama yanı zamanda bu en vefalı organınıza bir iyilik yapmak istiyorsanız bu kitap size yol gösterecektir.İstatistiklere göre ülkemizde ve dünyada ölüm sebeplerinin başında kalp damar hastalıkları geliyor. Oysa bu hastalıklar önlenebilir ve vaktinde saptandığında hiç zarar vermeden tedavi edilebilir hastalıklardır. Tıpta ve teknolojideki büyük ilerlemelere rağmen neden bu sıralama hiç değişmiyor? Demek ki biz kardiyologlara çok iş düşüyor. Hatta bakış açımızı biraz