Imam Oral: wurde 1943 in der Stadt Erzincan im Dorfe ‘Çadırkaya’ des Landkreises Tercan geboren. Da es in der Region zu dieser Zeit noch keine Schulen gab, erlernte Imam Oral eigenständig das Lesen und Schreiben. Imam Oral wanderte bereits früh aus und lebt seit 1970 in Deutschland. In seinen Jungen Jahren übte er verschiedene Tätigkeiten aus. Seine Artikel sind in vielen Zeitschriften erschienen und sein Buch "Die islamische Welt und ihre rückläufige Vernunft" wurde erstmals 2003 veröffentlicht. Imam Oral

Anadolu coğrafyasında yaşayan insanların inanç yapısında oldukça önemli etkiler yapmış olan kişilerden birisi de şüphesiz ki 1026 ile 1107 yılları arasında yaşamış olan Tâcü’l-Ârifîn Ebû’l-Vefâ’dır. Bugün Alevîlik, Bektaşîlik dediğimiz inancın Vefailik’ten etkilendiği, aslından uzaklaşmadan günün şartlarına göre eski geleneklerle beraber evrilerek, İslâmın tasavvufî bir yorumu olarak yeni bir forma dönüştüğü görülmektedir. Eser bu nedenle günümüzde Alevilik, Bektaşilik inançlarının kökenleri ile ilgili akla

Evrenin en büyük zararı, sorgulama yeteneğini yitiren beyindir. ( A. Einstein) Arif Tekin bu çalışmasında, Hz. Ömer’in ilk Müslüman olduğuna ilişkin çelişkili tüm rivayetleri, Ebu Hüreyre hakkında geniş bilgiler vererek okuyucuya sunmaktadır. Bu konuda hakim olan görüş, sadece iki rivayet üzerinde durmaktadır. Oysa yazar kitabında İbni Abbas, Enes B. Malik, EslemAdevi, Talha B. Ubeydullah, İbni Ömer olmak üzere, önemli gördüğü bilinmeyen tüm rivayetlerin orijinal Arapça metinlerini de yazmaktadır. Kit

Gelen Ali'dir. Yağmur yağar damlarla göl olur Deryaya dönüşen Göl Ali'nindir Kaçma gülüm kaçma Hak birliğinden Sırrım Ali'nindir yol Ali'nindir. Çeşme bulanınca durulmaz sanma İkrarsız imansız sözüne uyma Güçlüyü tutup da yoksulu ezme Fikir Mevlana'dandır söz Ali'nindir. Sırrım Ali'nindir, nur Ali'nindir. İmrani yarabbi kaldık zaman Dedeler hocalar çıktı seyrana Mevlanaya niyazım Mehdi uyana Emir Huda'nındır gelen Ali'dir Pirim Ali'dir cana Ali'dir.

Bu kitap, İslam tarihinin ilk dönemi konusunda yıllardır ezberletilen bilgilerin doğruluğunu, geçerliliğini sorgulamak üzere kaleme alınmış bir eleştirel İslam tarihidir. Yazarken oryantalist yazarlardan da yararlanılmıştır; ama asıl başvuru kaynaklarımız İslam tarihi konusunda Müslümanların yazdığı ilk kaynaklardır. Yani siyer, megazi kitapları, hadisler ve özellikle de Mushaf yani günümüzdeki Kur'an'dır. Öne sürdüğümüz savları kanıtlamaya çalışırken; İbni İshak, İbni Hişam, Vakidi, İbni Sa'd, İbni Esir,

Bu kitap, sık sık tartışmaya açılan bir konuyu mercek altına alıyor: İslam dini tasviri tabu olarak görür mü? İslam dünyasında tasvir olgusunu tarihsel bir perspektife oturtan Silvia Naef, İslam geleneğinin tasviri bütünüyle reddettiği fikrini hem güncel hem de tarihsel verilerden yararlanarak tartışmaya açıyor. İslam'ın farklı dönemlerini ve akımlarını tarihsel ve coğrafi bir panoramada sunan Naef, Müslümanların geçmişten bugüne, özellikle de 19. yüzyıldan itibaren canlı bir imge dünyasına sahip olduğunu

Bize göre Muhammed, ?Her insanın dini kendi usudur, usu olmayanın dini yoktur' demekle din konusunda olumlu bir adım atmış oluyordu. Özdeş zamanda böyle bir tümce, ne söylediğini bilen, onurlu bir insanın davranışlarını içeriyor! Kur'an'ın başından sonuna dek tanrı üzerine kimi sağlam görüşleri ve gözlemleriyle, ?Tanrı olsa olsa böyle olabilir!' demeye getiriyordu tanrı elçisi! Hz. Muhammed bir yandan ussal olana önem verirken, bunun hemen yanında ussal olmayan düşlemlere de yer veriyordu. Bağnazlar yery

Ebu Müslim Horasani, İslam tarihinin tanığı ve sanığıdır. Emeviler ve Abbasiler döneminin halk kahramanıdır. Sadece tarihin figüranı değil başaktörüdür. Gerçek bir tarih yaratıcısıdır o! Horasan Spartaküsü derler adına. Köle iken ihtilal önderliğine yükselen bir efsane-insandır. Bu yüzdendir ki; bölge halklarından Kürtler, Türkler, Acemler ve Araplar kendisine sahip çıkmış, onu öz evlatlarıymış gibi benimsemiş; her kavim, Ebu Müslim bizdendir diyebilmiştir. Adına menkıbe ve destanlar yazılmış, Bâtıni akı

"Fatıma Anam" Dünya kurulmadan nuru varıdı Canım, ruhum, kanım Fatıma Anam Sit ile Naci´nin sülbüne erdi Canım, ruhum, kanım Fatıma Anam En son Yalvaç Muhammed´in kanıydı Şah-ı Merdan Mürteza´nın yarıydı Ehli Beyt´in ağacıydı, dalıydı Canım, ruhum, kanım Fatıma Anam... (Arka Kapak)