Gittin beni göremeden Yutkunamadığım bir nefes gibi düğümlemdi gidişin Taş duvarlardan sızdı gözyaşlarım ve paramparça olmuş yüreğim İnanmadığım bir tanrıyı tecelli ettirmek Sana dua etmek İki denklem arası tefekkür etmekti Beni göremeden gidişin

Kahramanlarla birlikte doğanın da canlandığı, yürüdüğü, konuştuğu, karşı çıktığı, sorguladığı yaşanmışlıklardan süzülerek gelen ve acı bir geçmişin üzerinde yükselen epik bir kurgu. Okuru tarihle yüzleştirirken bir o kadar da derinden sarsıyor. Şiirsel bir üslubun da öne çıktığı romanda yazar, ne din ne tanrı ne de sermaye diyerek topraklarında özgürlük için yola düşenlerin hikâyelerini anlatıyor. Ali Olgun, bu romanında uzak sayılmayacak bir geçmişte, bu topraklar üzerinde yaşanmış haksızlıklara yoğunlaş

Ali OLGUNun, 12 Eylül 1980 Cuntasının hemen ardından başlayan sürgün yılları, onu siyasi mücadeleden koparmamış ve Avrupanın birçok yerinde Cuntaya karşı yürütülen mücadelenin bir parçası olarak siyasal yaşamını sürdürmüştür. Avrupa sürgün yaşamının tüm parçalanmışlıklarını, gelgitlerini, zorluklarını, acılarını ve sevinçlerini memleket özlemiyle hep içinde barındırmış, yaşam ve sorumluluklarına dair ne varsa bunları şiirlerinde betimlemeye çalışmıştır. Toprak, Gökyüzü, Mavilikler, Şafak, Güneş, Kavga vb v