Çocuklar için güç-özgürlük ilişkisini arkadaşlık, aile ve yuva kavramları ile ele alan bu kitap, özgürlüğün güç olduğunu ve yeteneklerin ancak özgürlükle serpilip gelişeceğini anlatan bir çocuk kitabı. Güç ve eşitlik ilişkisini, ejderha ile arkadaşlık yapan çocuğun maceralı deneyimleri ile anlatan bu kitap, tüm ebeveynlerin ve eğitimcilerin başucu kitabı olacak.

Merkezine yuvayı alan, ben duygusunu biz farkındalığıyla ele alan, farklılıklarımızı biz bilinciyle kucaklayan, farklı ve eşit olmayı idealize eden bu kitaptaki hayvan karakterlerin macerasına katılmaya var mısın? Ebeveynlerin ve eğitmenlerin çocuklarıyla nitelikli zaman geçirme arayışına katkı sunacak bir çocuk kitabı.

Yukarılara, daha yukarılara çıktıkça yüreklerimizin çarpması hızlanıyordu. Çünkü Güneş kuşlarının ülkesine yaklaşıyorduk. Ormanın derinliklerine giremedik. Ağaçların büyülü türküleri ve yüreklerimize korku salan bir uğultu, bir çıtırtı vardı. Ormanı çeviren araba yolundan yürüyorduk. Ancak Güneş kuşunun sesini duyar duymaz ormanın içlerine doğru dalacaktık. *** Rengârenk tüyleri ve güzel ötüşüyle Metin'in rüyalarını süsleyen Güneş kuşu doğada, ormanda nadir bulunan kuşlardan biridir. Metin, köyden, ilçede ç

Merhaba... Kitabımı eline aldığında gözlerinin parladığını gördüm. Yoksa sen de mi bir kitap kurdusun? Okumayı çok mu seviyorsun? Öyleyse, Tomurcuk Kitaplarla arkadaş ol... Her birinde, yeni şeyler öğrenecek, değişik bir serüvenle karşılaşacaksın. Bir gün, sözlüğünüzdeki bazı sözcüklerin silinmiş olduğunu görseniz ne yapardınız? Ya o sözcüklerin yaşamdaki karşılıkları da yitip gitmişse Küçük bir kentte yaşanan bu olayın kahramanları dört çocuk, bir Türkçe öğretmeni ve bir de kütüphane görevlisi... Siz de on

Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? En özel günümüzden kalan bir fotoğrafa heyecanla bakarken gözlerimizin renginin kırmızı olduğunu fark etmemiz, yanımızdan geçen arabanın tekerleklerinin geriye doğru döndüklerini görüp gözlerimizi ovuşturmamız, makarnayı pişirmeden önce döktüğümüz yağın "biz ayrı dünyaların insanıyız" edasıyla suya karışmaması, banyoda duş başlığını elimize alıp şarkı söylemeye başlayınca kargaları bile uçuran sesimizin Sezen Aksu'yla düet yapacak kadar müthiş olduğunu fark etmemiz... Bütü

Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? En özel günümüzden kalan bir fotoğrafa heyecanla bakarken gözlerimizin renginin kırmızı olduğunu fark etmemiz, yanımızdan geçen arabanın tekerleklerinin geriye doğru döndüklerini görüp gözlerimizi ovuşturmamız, makarnayı pişirmeden önce döktüğümüz yağın "biz ayrı dünyaların insanıyız" edasıyla suya karışmaması, banyoda duş başlığını elimize alıp şarkı söylemeye başlayınca kargaları bile uçuran sesimizin Sezen Aksu'yla düet yapacak kadar müthiş olduğunu fark etmemiz... Bütü

Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? En özel günümüzden kalan bir fotoğrafa heyecanla bakarken gözlerimizin renginin kırmızı olduğunu fark etmemiz, yanımızdan geçen arabanın tekerleklerinin geriye doğru döndüklerini görüp gözlerimizi ovuşturmamız, makarnayı pişirmeden önce döktüğümüz yağın "biz ayrı dünyaların insanıyız" edasıyla suya karışmaması, banyoda duş başlığını elimize alıp şarkı söylemeye başlayınca kargaları bile uçuran sesimizin Sezen Aksu'yla düet yapacak kadar müthiş olduğunu fark etmemiz... Bütü

Baloncu kırmızı balonu çıkarırken, Balon Balalon ansızın demetten ayrıldı.Baloncu, Balon Balalon'un arkasından telaşla bağırdı: ''Dur! Nereye gidiyorsun?''Balon Balalon onu duymadı bile. Heyecanla ve umutla hızlanarak göğe yükselip özgürce uçmaya başladı. Oh, bembeyaz bulutların arasında uçmak ne güzeldi!

Bir tavşan soluk soluğa koşarak gelip ceviz ağacının köklerinin arasındaki yuvasına sığındı. Hemen ardından da tavşanı yakalamak isteyen tilki geldi. Ama tavşan güvenli yuvasına girdiği için tilki onu yakalayamadı. Yuvanın çevresinde bir süre dolandıktan sonra oradan uzaklaştı. Ceviz ağacı, ormanda koşan tilkiye baktı. Tilki koşarken kabarık kuyruğu havada dalgalanıyordu.

141. Basamak'ta politik, devrimci bir halk oyunu yapmak, acılı güldürü içinde Türkiye'yi eleştirmek istedik. İsteyen okur, isteyen oynar. Vedat Türkali "Yirmi yirmi beş yıl kadar önce, '62, ‘63'lerde olmalı, gazetelerde bir haber çıktı. Gece, kent için arama tarama yapan polis ekipleri, İnönü Stadyumu yöresindeki ağaçlar arasında, on sekiz yirmilerinde bir çifti yakalamışlar, boyunlarında asılı birer bıçak varmış. Ankara'dan, ailelerinden kaçıp geldiklerini, birbirlerini deli gibi sevdiklerini, yaşam boyu a

9 yaşındaki Orhan ile 13 yaşındaki Ayhan, sokakta kâğıt toplayarak geçinmeye çalışan iki kardeştir. Bir gün yine kâğıt toplarken, çöpte cildi olmadığı için sayfaları karışmış olan bir kitap bulurlar. Kitabın sayfalarını dizmeye ve adını bulmaya çalışırlarken düşlerle dolu bir maceraya atılırlar. Bir düşten diğerine koşarken hem eğlenirler hem de öğrenirler...

Hayatta doğru yolu seçmek, kötülüklerle, kötü olan şeylerle araya bir mesafe koymayı da gerektirir. İnsan geçmişinde ne kadar kötü olursa olsun bir gün gittiği yolun yanlış olduğunu anlayabilir ve kendini iyiliğe, yardımseverliğe ve insanlığa adayabilir. Bunun için hiçbir zaman vakit geç değildir. H. Elçibey Temel, Büyükbabam Doğru Yolu Seçti kitabında, gençlere doğru yolu seçmenin erdemi ve faziletlerini gösterirken, dünyamızı güzelleştirip zenginleştiren okunası kitaplara da değiniyor. Yanı sıra vücudum

Hayatta doğru yolu seçmek, kötülüklerle, kötü olan şeylerle araya bir mesafe koymayı da gerektirir. İnsan geçmişinde ne kadar kötü olursa olsun bir gün gittiği yolun yanlış olduğunu anlayabilir ve kendini iyiliğe, yardımseverliğe ve insanlığa adayabilir. Bunun için hiçbir zaman vakit geç değildir. H. Elçibey Temel, Büyükbabam Doğru Yolu Seçti kitabında, gençlere doğru yolu seçmenin erdemi ve faziletlerini gösterirken, dünyamızı güzelleştirip zenginleştiren okunası kitaplara da değiniyor. Yanı sıra vücudum

Çocuklar için genelde, onlar bizim geleceğimiz denir, ancak onlara yeterince ilgi, sevgi gösterebiliyor ve gözetiyor muyuz? Elbette iyiliğin ve sevginin olduğu bir dünya hem çocuklar hem de yetişkinler için elzem, fakat sevgi ve anlayış en çok da çocukların ihtiyacı. Şekerci ve Kız'da H. Elçibey Temel, yoksul bir küçük kız çocuğunun bir şekerci dükkânında karşılaştığı ilgisizlik ile buna bağlı yaşadığı hayal kırıklığının tertemiz düşünceler üzerinde yarattığı kirliliğe yoğunlaşırken iyiler ve kötüler arası

Pencereden dışarı bakınca gördüğümüz hayvanların başında kuşlar gelir. Deniz kıyısında martılar, parklarda güvercinler, kargalar... Kimi evde de muhabbet kuşları var. Bazen kırlangıçlar, bazen de göç eden leylekler gökyüzünü süsler. Öyküleri okudukça onları daha da seveceksiniz.

Yeni bir kardeş gelince neler hissedilir? Dersler neden zor, nasıl kolaylaşır? İlk aşklar sessizce kağıtların üzerinde kaldığında, çocukluğun bittiği yıllarda; ergenlikle ilk tanışmada neler duyumsanır? Bir köpeğiniz olsun istediğinizde, anne baba ayrılıklarında neler yaşanır? Yetenekleriniz doğrultusunda mı gelişiyorsunuz? 20 öykü var kitapta. Kim bilir kaçında kendinizi bulacaksınız. Kendimizden içeri doğru bir yolculuğa var mısınız? Evin Okçuoğlu akıcı anlatımıyla sürüklüyor bizi. Sevgiyle anlayışla örüy

Bitkiler ve hayvanlar, Bize çok yararlıdır. Hepsinin bir işi var, Hepsi de çok çalışır. Arılar bal yaparlar, Tavuklar yumurtlarlar. Sarı inek süt verir, Koyunlar yünlerini. Buğdaydan ekmek olur, Sebzelerden yemekler.

Bayram, tatil günleri, Biz gezmeye gideriz. Yolculuk yapmak için, Taşıtlara bineriz. Otobüs, kamyon, taksi, Kara taşıtlarıdır. Raylardaki trenler, Bizi uzağa taşır.

Doğum günü en mutlu gün, Herkes ister böyle bir gün, Armağanlar, pastalar, Oyuncaklar, oyunlar, Paylaşılır neşeyle... Anne, baba, çocuklar, Teyze, amca, dayı, hala, Dede, nine, torunlar; Gelirler bir araya, Mutluluğu paylaşırlar.

İnsanlar konuşarak, İletişim Kurarlar. Telefonla konuşup, Mektupla yazışırlar. Radyolar, gazeteler, Televizyon yayınları; Dünyanın her yerinden, Bize haber verirler. Ünlü oldun gülperi, Bir haber sayesinde.