“Düello, kişiliğin ezilmesine karşı bir protestodur; onurun insan yaşamından daha değerli olduğunu, yani insan onurunun varlığını, bir despotun buna hükmedemeyeceğini kanıtlama çabasıdır. İnsan onurunu korumaya yönelik yasaların bulunmadığı o çağlarda düello, haysiyetli insanlar için kendisinin, ailesinin ve yakınlarının onurunu korumada biricik yol sayılırdı...”Dünya edebiyatında düello sahneleri bol miktarda temsil edilmektedir. Özellikle Rus yazarların eserlerinde, daha çok 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın b

NEKESTEN PARA ALDI Sen bana para vermiştin Faiz almayam demiştin Her sabahta öksürerek Parolasını vermiştin Bana İbo Ağa derler Köylüyüm kazanıpta yerler Havadan kazanır körler Komşular hep bir demiştin MALINI EMANETE VERME DEMİŞTİ BABAM Kirvem geldin atı aldın Sana ne kadar yalvardım Hemen üstüne atladın Hayladın da sen hoyladın Atım orda tayı attı Döndü de geriye baktı Benim yüreğimi yaktı Hayladın da sen hoyladın BABA EVİNDE 5 AY YALNIZ KALAN EŞİ VE OĞLU Kayın peder, eşi, b

Bir Can Oluyor Latif gençliğinde gurbete çıktı Sıla hasretliği bağrını yaktı Didar’la ilimin tohumun ekti Didar-Latif sanki bir can oluyor Bitince okullar mesleğin aldı On iki blokla binalar oldu Üç yüz altmışaltı daire geldi Didar-Latif mülkü bağış ediyor Mutlu oldu mahallenin hepisi İşçilerin oldu birer tapusu Rıza bahçesinde ikrar kapısı Didar-Latif mülkü bağış ediyor Burada bulunur Hakkın nefesi Mutlu mahallesi Rıza Bahçesi Muhabbet okulu marifet dersi Didar-Latif mülkü bağış edi

Yönetenler, egemen güçler ve servet sahipleri, kendi sömürülerini tanrılaştırarak göğe çıkardılar. Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet bu sürecin üzerine oturdu ve meta ekonomisinin gelişip, dallanıp budaklanması tek tanrılı dinleri ortaya çıkardı. Tarih boyunca dinlerle kurulan çıkar ilişkileri ve sömürü düzenine karşı, TURAN DURSUN gibi sözünü sakınmayan, bilimsel temellere dayanan kahramanlar hayatları pahasına savaştılar. Bu kitap, TURAN DURSUN'un daha önce yayınlanmamış, 8 Ekim 1978- 9 Mart 1979 tar

Modern İspanyol edebiyatının kurucularından olan Fernando de Rojas'ın Celestina adlı oyunu bir aşk hikâyesinin etrafında dönüyor. Rojas'ın ince üslubu keskin zekâsıyla birleşince aşk deneyimi neredeyse bütün hatlarıyla gözler önüne seriliyor oyunda. Aşk söz konusu olduğunda tutku ve hırs, sevgi ve nefret, intikam ve affetme gibi karşıt duyguların çatışma halinde olması kaçınılmazdır. Calisto isimli erkek karakterin güzeller güzeli Melibea'ya olan tutkuları cevapsız kalınca, karanlık yeteneklere sahip olan C

Bayan Irma, Balkon adlı lüks bir genelevin, bir yanılsamalar evinin sahibesidir. Toplumun önde gelen kişileri onun evine gelip, acınası zavallılıklardan sıyrılarak, kibir ve sahte acımasızlık kisvesi altında güçlü olduklarını hissetmek, dış dünyadan kaçmak isterler. Ne var ki, fazla duygusal olduğu için bu genelevden kovulan Chantalın simgesi haline geldiği bir ayaklanmayla birlikte tüm dengeler aniden altüst olur. Bayan Irma kraliçeye ve dünya ise gerçek bir geneleve dönüşmüştür artık. Kendisiyle yapılan

''Mülk Pay Ediyor'' Memiş Ağa mazlumları ezerken Hülya ben hakkımı alırım diyor Yadigar, Hülya'ya yanıp tüterken Latif ile Didar mülk pay ediyor. Bir yandan zalimin zulmü bitmezken Abur cubur yeyip, acı bilmezken Kendinden gayriye değer vermezken Latif ile Didar mülk pay ediyor...

Halkın sevgisini anlatabilmek için tanık olduğum bazı olayları ele alarak yazıma başlamak istiyorum. Bir değer yargısının kahramanı hakında, çevrenin benimsediği anlayışları belirtebilmek için halka baş vurmanın en doğru yol olduğuna inanıyorum. Hele konu, "Halkın Sevgisi" olursa... Bundan otuz, otuz beş yıl kadar öne Erzurum'a bir görevle gitmiştim. İşim belirli zamandan önce bitmişti. Bir arkadaşım Erzurum'a yakın bir köy olan Tikkir'e gidelim dedi. "Hem gezmiş oluruz, hem de oranın bir özelliği var. Çoğu

Çağımızın en aykırı yazarlarından olan Jean Genet, şiir ve romanlarında ya kendini ya da kendine yakın bulduğu çevreleri anlatırken; oyunlarında, kendini özdeşleştirdiği, toplumun dışında yaşamayı seçen insan topluluklarını dile getirmiştir. Büyük Gözaltında mahkûmları, Balkonda genelevde yaşayanları, Hizmetçilerde hanımlarını ortadan kaldırmak isteyen hizmetçileri anlatan Genet, Zencilerde ise Batı uygarlığının baskı altında tuttuğu siyah derilileri konu edinmiştir. Amerikadaki Kara Panterleri, onlarla ber