Halkın sevgisini anlatabilmek için tanık olduğum bazı olayları ele alarak yazıma başlamak istiyorum. Bir değer yargısının kahramanı hakında, çevrenin benimsediği anlayışları belirtebilmek için halka baş vurmanın en doğru yol olduğuna inanıyorum. Hele konu, Halkın Sevgisi olursa... Bundan otuz, otuz beş yıl kadar öne Erzurum`a bir görevle gitmiştim. İşim belirli zamandan önce bitmişti. Bir arkadaşım Erzurum`a yakın bir köy olan Tikkir`e gidelim dedi. Hem gezmiş oluruz, hem de oranın bir özelliği var. Çoğu

Destan, insanlığın oluşturduğu en eski yazın türüdür. İlk kez destanlarla dökmüş yüreğindekini söze insanoğlu. Söz söze, yürek yüreğe, sevgi sevgiye ulanarak oluşturulmuş destanlar. Emperyalizm bin yıllar ötesinden azgın acımazlığını ilk kez Anadolu’ya TROYA saldırısı ile gerçekleştirmiş; bu saldırı sonucu TROYA’lılar ölümüne üzüldükleri HEKTOR için yaktıkları ağıtları İLYADA adıyla destanlaştırmışlar. Bu acımasız savaşım günümüzde de sürüyor. Bin yıllar sonrası 1923 aydınlanması ile uyanıp ayağa kalkan Ana

ÂDEMDEN HATEME YOLU GETİRENLER YOLU GETİRDİ Şit Naci`den beri bu yol geliyor / Yüz yirmi dört(bin) Nebi yolu getirdi Hak âdeme verilmişti vazife / Hak Muhammed Ali yolu getirdi. Zincirleme geldi yol oldu temam / Şah İmam Hüseyin Pir oldu İmam Sıra ile geldi hep oldu temam / On İki İmam`lar yolu getirdi. Hünkâr Bektaş Veli Mürşit postunda / Habip Emir, Cem Sultandır destinde Hızır Lale Civan bizi mest ede / Seyyid Derviş Cemal yolu getirdi. Seyyid Mahmut Hayrani`ye hayranım / Kızıl Deli sultan

Hakk Yol’u (Alevilik) kâmil insanların Yol’udur. Hakk Yol’da (Alevilikte), talib’in pir’i, pir’inde de pir’i vardır. Pir’in, pir’i talibin mürşid’idir. Genelde mürşid, pir, rehber ve talip, Yol’un talipleridir! Yol’a talip olmak turab (toprak) olmaktır. Talipler ikrarlı olmalıdır ki; mürşid’ler ve pirler Yol’u yolcuya anlatıp öğretebilsin. Talip, olmaz ise ne pir, ne mürşid, ne de ocak olur. Hakk Yol’da mürşid, pir, rehber, talip bir bütündür. Mürşid’in, pir’in, rehber’in, talib’in Yol’da olması için cem ge

1971 Sivas doğumlu lise mezunu evli ve iki çocuk annesiyim. 1993 yılından beri beni etkileyen her olayda duygularımı şiir olarak kâğıda dökmekteyim, yıllardır içimden gelen bu şiirleri derledim ve sizin için bir kitapta topladım. 26 yıllık bu çalışmalarımı sizlere sunmaktan onur duyuyorum. Beste çalışmalarıyla da uğraşmaktayım. Bu kitapta severek okuyacağınıza inandığım şiirlerimden yaklaşık 25 tanesini de bestelenmiş halde Türk Halk Müziği çalışması olarak sizlerle buluşturacağım. İç dünyamı yansıtan bu ki

Pir’e hizmetten varılır, Ali Babı’na! Zehri, Kevser içtim! Hüseyin adına! Sarhoş olmuş, ser! Salınır da gider! Üçayakla, sağlam bir denge kurulur. Doğruluk, biat ve adaletten sual sorulur! Tüm soruların cevabı, ancak onda bulunur. Okunur, tüm gönüllere! Nur olur da gider! Soyulmuş patates, tabakta hazır! Yenilme nefsine, *Cebbar-ı Hâkim!* Nazır! Ehlibeyt’le şaka olmaz; Ali’yledir, pazar! Neşteri boynuna çalar! Affetmez de gider!

Pir’e hizmetten varılır, Ali Babı’na! Zehri, Kevser içtim! Hüseyin adına! Sarhoş olmuş, ser! Salınır da gider! Üçayakla, sağlam bir denge kurulur. Doğruluk, biat ve adaletten sual sorulur! Tüm soruların cevabı, ancak onda bulunur. Okunur, tüm gönüllere! Nur olur da gider! Soyulmuş patates, tabakta hazır! Yenilme nefsine, “Cebbar-ı Hâkim!” Nazır! Ehlibeyt’le şaka olmaz; Ali’yledir, pazar! Neşteri boynuna çalar! Affetmez de gider!

Pir’e hizmetten varılır, Ali Babı’na! Zehri, Kevser içtim! Hüseyin adına! Sarhoş olmuş, ser! Salınır da gider! Üçayakla, sağlam bir denge kurulur. Doğruluk, biat ve adaletten sual sorulur! Tüm soruların cevabı, ancak onda bulunur. Okunur, tüm gönüllere! Nur olur da gider! Soyulmuş patates, tabakta hazır! Yenilme nefsine, *Cebbar-ı Hâkim!* Nazır! Ehlibeyt’le şaka olmaz; Ali’yledir, pazar! Neşteri boynuna çalar! Affetmez de gider!

Pir’e hizmetten varılır, Ali Babı’na! Zehri, Kevser içtim! Hüseyin adına! Sarhoş olmuş, ser! Salınır da gider! Üçayakla, sağlam bir denge kurulur. Doğruluk, biat ve adaletten sual sorulur! Tüm soruların cevabı, ancak onda bulunur. Okunur, tüm gönüllere! Nur olur da gider! Soyulmuş patates, tabakta hazır! Yenilme nefsine, *Cebbar-ı Hâkim!* Nazır! Ehlibeyt’le şaka olmaz; Ali’yledir, pazar! Neşteri boynuna çalar! Affetmez de gider!

Yağmur Gözlüm Dokunsam Yağmur olur gözyaşların Akar sinemin üstüne ılgıt ılgıt. Kavurur tenimi sıcaklığın. Kor olurum öpüşünle. Basarım bağrıma ellerini Gül olursun gonca gonca. Bozkırımın çiçeği, Telli duvaklı gelinimsin Gerdeksiz gecemde. Yağmur gözlüm Ne hasret tanırım Nede özlem senden gayrı. Öyle bir girdin ki yüreğime Gümbür gümbür. Aşka meydan okuyuşum Sevdaya sarılışımsın yeniden. Evvela dostumsun. Ve Yarsın bu cana Candanda içe. Ne rüyasın uykuda, Nede hayalsin kurulan.

İsterim Gönülün yolunda yürürse kişi Aşk ile menzile varmak isterim Ulu bir mürşide bağlıdır başı Hakk’ın lisanından duymak isterim Hak mekânı görmez perdeli gözler Aşikâr söylenmez rumuzu sözler Gül cemale niyaz eyleriz bizler Arif olgusundan sezmek isterim Aşkın sofrasını sunmam herkese Deryadan mey aldım canından meze Katreden bir damla nasip et bize Şişesiz deminden içmek isterim Aşkın kazanında kaynadım piştim İlmi ledün derler bir şehre düştüm Hak için ser verip canımdan geçtim

Bu kitabı bir anneye yazdıran 01.06.2018’de bir babanın ve oğlunun evlerine dönerken zalim kaderin onları alı koyması bir trafik kazası sonucu hayata zamansız bir zamanda veda etmeleri. O gün iki canın; canları, hayallerinin yanında onların yollarını bekleyen anne ve kızının da hayatının sonu olmuş. Hiç hesapta ayrılık yokken yirmi yedi yıl süren bir mutluluk çatısı altındaki o hayaller uzun bir hayat yaşayacaklarını düşünen anne ve babanın çocukları için kurdukları hayaller, yarınlar ve umutları hepsi bir

Ayan Şahım Sana Halim Ayandır Sensin benim dertlerimi anlayan Ayan şahım sana halim ayandır Sen olmasan ah u zarım pek yaman Ayan şahım sana halim ayandır Sensin beni kötülükten koruyan Âşık edip daim karşımda duran Gözlüsün efendim gizliyi gören Ayan şahım sana halim ayandır Yağmurlara hasret toprak anayım Sofranızdan kudret balı banayım Susuzum bir su ver senden kanayım Ayan şahım sana halim ayandır Vaktidolu Pir’im aklımda sensin Hem aklımda hem de fikrimde sensin Secdemde kıyamda

İnsanız var inancımız İnancımız vicdanımız Savaş yok var barışımız Kardeşlik bizim yolumuz Ser veririz sır vermeyiz Kardeş kardeşe vurmayız Yanlış yollara kaymayız Kardeşlik bizim yolumuz Atatürk’ün yolundayız Cumhuriyet evladıyız Sözümüzden hiç caymayız Kardeşlik bizim yolumuz Haktır bizim ak günümüz Kindar değildir özümüz Mazlumdan yana gözümüz Kardeşlik bizim yolumuz Şah Hüseyin’dir varımız Bektaş Veli Hünkârımız Şah Hatai Veyselimiz Kardeşlik bizim yolumuz Pir Sultan’lar Yu

Şeyh Safi Buyuruyor Vahyi Kur`an Allah`tan cebrail emin vasıtası ile Ehli Beytin evine indirilmiştir. Bu evde Hz. Peygamber var. Hz. Ali var, Hz. Fatıma var, 7 ve 8 yaşlaşlarında Hz. Hasan ve Hüseyin var. Hz. Ali her nazil olan Kur`an ayetleri hemen mazbut kayda geçiyordu. Hz. Ali Hz. Fatıma Hz. Hasan ve Hüseyin ezberliyorlardı. Çocukların ezberlediklerini Hz. Peygamber Taş`a yazı yazmaktır asla kayıp olmaz Kur`an ve Ehli Beyt`im bir birlerinden asla ayrılmazlar buyurdular. Peygamber zamanında mazburt Kur`a

Yolcu Oldum İnce Yolunda Ali’m Adın okunur ezel ötesinde Kubbeyi Rahmanda’sır içinde Cümle melekler Âşkı hürmetinde Yolcu oldum ince yolunda Alim Dört Hâk kitabında varsın Elisin Allah’ın Velisi Nurdan dolusun Yabancı değil Hüdâ’nın dostusun Yolcu oldum ince yolunda Alim Miraç yolunda Rastladın Resüle Şiri yezdandın Hâktan olmaz hile Hatemi aldın`da vardın menzile Yolcu oldum ince yolunda Alim Ledun deryasının gayip serdarı Cahiller yolun için kurdu darı Cennet bağnda çiçeksin hem ân

"O akşam yatakhanemize gittik, yorulmuşuz da… Güzel bir uykudan sonra sabahleyin hep birlikte sabah sporu, folklor çalışmaları, kahvaltı derken dersler başladı. Zil çalıp derse girerken bir öğrenci bizi Müdür Beyin çağırdığını söyledi. İkimiz birden Müdür Bey`in yanına gittiğimizde Selahattin Beyle birlikte idiler. Müdür Bey "Çocuklar hoş geldiniz. Ben ikinizi de bırakmak istemem oma Selahattin Bey dalgınlıkla ikinizin de kaydını yapmış Oysa yönetmeliğimize göre her evden bir öğrenci olmak koşulu var. Siz b

Bir Can Oluyor Latif gençliğinde gurbete çıktı Sıla hasretliği bağrını yaktı Didar’la ilimin tohumun ekti Didar-Latif sanki bir can oluyor Bitince okullar mesleğin aldı On iki blokla binalar oldu Üç yüz altmışaltı daire geldi Didar-Latif mülkü bağış ediyor Mutlu oldu mahallenin hepisi İşçilerin oldu birer tapusu Rıza bahçesinde ikrar kapısı Didar-Latif mülkü bağış ediyor Burada bulunur Hakkın nefesi Mutlu mahallesi Rıza Bahçesi Muhabbet okulu marifet dersi Didar-Latif mülkü bağış edi

Kur’an’ın ilk harfi ‘OKU’ der, Bu eserde Tasavvuf önde gider, TASAVVUF: Dinlerde aklın alamadığını reddeder. Cenabı Resul demiştir ki: “Mantığa uymayan din de din değildir, sözde söz değildir. Bir söze siz ne kadar yakınsanız, ben sizden de daha yakınım, siz ne kadar uzaksanız, ben sizden de uzağım”. demek ki kişinin mantığı kabul etmesi lazımdır. Bu eserde Tasavvuf bol olduğundan, sindire, sindire okumamız gerekir. Anadolu’muzda düşünce ve inançta şöyle bir Atasözü vardır. “Kanan tikeden, kanmaya