Bir insanın gözyaşları tüm dünyanızı değiştirebilir, kalbinizi taş edebilir, gözlerinizi kör edebilir, eğer o insan sizin kalbiniz ve, gözleriniz ise. Allah kimseyi kalpsiz birine dönüştürmesin. Gözü kör olan belki işitir ama kalbi taş olan ne görür nede işitir daha. N. C. Elçi. Kelleci

Umuda can veren meğer benmişim Kanlı yaş dökerim ıssız çöllere Kaf Dağı’ndan büyük nefsi yenmişim Turna konmasa da susuz göllere Lokmamızı kırka bölerek yedik Haykıra haykıra “Enel Hak” dedik Mansur`un darına soyunan idik Haksızca vuruldu zincir kollara Derdime merhem ol cana nazırsın Her hücremde Allah, anda Hızır’sın Nereye çağırsam orda hazırsın Avaz eyleyince yetiş kullara Özümde olanı yüzüme sarsam Eğrinin içinde doğruyu görsem Kul Deli İnci’yim aşk için varsam Dönüp bakmam sarpa

Aleviliğin, Bektaşiliğin benimsediği prensipler çağdaş bir yaşayışın ilkeleridir: Özgür, laik, beraberlik, düşüncelere saygılı olmak. İnsana seve seve hizmet etmek. Hizmet Hak içindir. Bu bizlerde şaşmaz kuraldır. İşte bizler buyuz ve böyle kalacağız. Nitekim Hz. Muhammed “İlim Müminin mirasıdır. Nerede bulursanız alabilirsiniz” demiştir. Şah-ı Merdan Ali Efendimiz de. “İlim Çin'de de olsa alınız" demiştir. Yedi yüz yıl sonra da: Yine Hacı Bektaş Veli gelmiş. "İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır" dem

Allah'ın Kuluyum İnsanların Hizmetkarıyım Kitap Açıklaması Hak Muhammed Ali`nin yolundayız Levhu kalemle can buldu dilimiz Aynayız seyrana sevgi ruhumuz Anadan babadan sevgiyle geldik El ayak işimiz helal lokmadan Karnımız doyurduk haram sokmadan Oruçtur dilimiz buhtan etmeden Anadan babadan saadetle geldik Pir rehber önderimiz ikrar yolunda Hacı Bektaş Veli ikbal kolunda Kızıl Kurt Mirseyit lokma balında Anadan babadan saadetle geldik Şehit oldu erler pirler çağında

ARARSAN KENDİNİ KENDİN BULURSUN Erenler dostlardan himmetler ola Çalışıp hak eden hakkını ala Arayanlar Hakk’ı arayıp bula Ararsan kendini kendin bulursun Sabıra varanlar sıhhatta olsun Vücutta kötü haller yok olsun Birlik makamında gerçeğe varsın Ararsan kendini kendin bulursun Çılgın aşkı bulup sırlara eren Ölmeden evveli canını veren Yok edip benliği yere serilen Ararsan kendini kendin bulursun

Mezhepler - Var mıdır - Yok mudur? Kitap Açıklaması Canlar köşesinde yazmış olduğum yazılara ve yaptığım söyleşilere gelen sorulara verilen cevapların derlenmesini yeniden yayınlamak ihtiyacı duyduğumdan, aydınlanması gereken yeni sorulara bir nebze de olsun katkı sunmak için 630. kitabımı sizlere sunuyorum. Öncelikle mezhepler toplumun kanayan bir yarası olarak, olumsuz bir işlev görmeyi sürdürmektedir. Dinler tarihini inceleyen düşünürler, mezheplerin kuruluş tarihindeki faciaları görerek ürperm

Geçmişiyle Dünüyle Hele de Külah - 2 Kitap Açıklaması Köyümüzün değerli canlarından olan ve daha önceden yayınlamış bulunduğum ilk kitabımda yer veremediğim üç değerli ozanımızın tüm şiirlerini kapsayan bu kitabı hazırlamış bulunuyorum. Ayrıca yine önceki kitabıma alamadığım bazı olaylarla birlikte dört öykümü (kitaba renk katması için) ekliyorum. Bu öykülerden birisi olan “VARLIĞIN BİRLİĞİ” ise hem eğitici yönü, hem de yüz yıllardır kasıtlı olarak yanlış anlatılan Aleviliğin ne olduğuna dair küçük b

Din, Akıl ve Güzel Ahlaktır Kitap Açıklaması -Sen gerçekten büyük bir ahlaka sahipsin. (Kuran-ı Kerim; Kalem suresi-4) -Ben ancak ahlakı tamamlamaya geldim. (Hz. Muhammed S.A.S) -Terbiye ve Ahlak dinin temelidir. (Hz. Cafer Sadık) -Benden sonra size iki büyük eser bırakıyorum. Birincisi Kuranı Kerim, ikincisi Ehlibeytimdir. (Hz. Muhammed S.A.S) (Tanıtım Bülteninden)

Bu betiği okuyanlar, bölge insanımızın söz varlığını incelemekle kalmayıp, “Halkbilimi”ne, “kökenbilim”e –etimolojiye- “Toplumbilim“e -sosyolojiye, “İnsanbilim”e –antropoloji-‘ye, Dilbilim’e –lengüistik- ve yazın dünyasına da katkı sağlandığını görecektir. Bu betiği okuyanlar, Rumca’da adlardan önce gelen “bir” öğesinin adın erilliğine, dişiliğine, tarafsızlığına, tekil ve çoğul oluşuna göre yedi farklı şekilde kullanıldığını; Rumca’yı konuşan bölge insanımızın ise bu kuraldan habersiz bir şekilde “bir”(ena

1956 yılında Aydın, Bozdoğan, Alamut köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, Ortaokulu Yenipazar ilçesinde tamamladı. Parasız yatılı sınavları kazanarak Kuleli Askeri Lisesi’ne girdi. Lisenin bitiminde Kara Harp Okulu’na başladı ve 1978’de topçu teğmen olarak mezun oldu. 1982’de üsteğmen iken, 12 Eylülcüler tarafından, siyasi nedenlerle ordu ile ilişkisi kesildi. 1986’da Gazi Eğitim Fakültesinden aldığı öğretmenlik sertifikası ile 1990 yılına kadar özel öğretim kuramlarında Fizik öğretmenliği yaptı. Öğretmenlik ya

BU ACIYI SİLECEKTİR Atatürk gibi bir lider Gene bir gün gelecektir Acı çeken toplumundan Bu acıyı silecektir Bir menzile ermek için Yaraları silmek için Bağımsızlık kurmak için Dost düşmanı bilecektir Özgürlüktür gerçek yolum Sağda solda kendi kolum Tutsaklık devrine ölüm Tarafsızlık verecektir Öldürücü zalimleri Bizi bizden bölenleri İdam yazan kalemleri Adaletle kıracaktır Vaktidolu da bilecek Bağımsızlığı görecek Uğurunda can verecek Bir vatanı olacaktır

01.02.1960 yılında Artvin ili, Şavşat ilçesi, Elmalı Köyü’nde dünyaya geldi. İlkokulu köyünde, Orta ve Liseyi Şavşat’ta okudu. 1983-1990 yılları arasında Şavşat’ta ardından İstanbul’da kuaför işletmeciliği yaptı. Bu meslekten emekli oldu. Evli, üç çocuk babası olan Kâmil Gündüz, İstanbul’da ozanlar ve şairlerden feyz alarak şiire yöneldi. Sütlüce Karaağaç Dergâhı’nda tanıştığı ozan dostları, onun sanata ve tasavvufa yönelmesinde etkin oldu. Vaktidolu, Adil Ali Atalay’dan “Perdesiz” mahlasını aldı. 2017 yılı

Ya Hüseyin Kâinatın aynası dü çeşmi yaşı Kibriyayı Fatımasın Ya Hüseyin Güneş senden almıştır hem ziyasını Sen dü çeşmi Mustafasın Ya Hüseyin Bekleriz şefaatını kesmem umudum Zemzemi abu hayatsın Ya Hüseyin Kıl şefaat bizlere eyleme zelil Dertlerin dermanı sensin Ya Hüseyin O mahşer kurulunca bir ulu divan Etme zelil ağlayanı Ya Hüseyin Yer gök emrinde denilmiştir vedduha Hem şehidi Kerbelasın Ya Hüseyin Bilmeyen bilsin senin kim olduğunu Muhammed’in göz nurusun Ya Hüseyin Sakiyi kevs

Yüz yıllardır hemen hemen aynı yerinde yerleşik düzende bulunan ve bilinmeye bir tarihte “KÜLAH” adını alan o köy bizim köyümüzdür. İşte ben bunları göz önüne alaraktan elimden geldiği kadar topladığım bilgilerle bu belgesel eseri yazarak okuyucularıma sunuyorum. Umarım herkes bunun içinde kendine özgü bir şeyler bularak zevkle okur. Eserin sıkıcı olmaması için köyümüzün değerli insanlarının yaşadıkları komiklikleri kitaba aldım. Şuna inanıyor ve umuyorum ki bazı kişiler bundan alınmazlar. Bunlar yaşanmı

… İran şahı Safi Süleyman’ın başka eşinden doğan oğlu Mirza Abbas… …Babaları ölünce kardeşi Şah Hüseyin ile taht kavgalarında yenilerek Osmanlı’ya sığınma… …Midilli ve Limni adalarında sürgün hayatı… Aynı adalarda Bedrettin-i tarikatının üyeleri ile yakın temas… Onlardan Kızılbaş-Alevilik üzerine felsefi öğretiler ile ozanlık, şiirler ile bu arada DEDEMOĞLU mahlasını kullanmaya başlaması. Limni adasından kaçış… Çorum bölgesinde ezilen ve Zulüm altındaki halkları örgütlenmesi… İsyanlar... “Hatap Boğa

Sözün kanatları olduğuna, bilimin saptayabildiği hızdan daha çılgın bir hızla yol alabildiğine, soluk aldığına yani canı eti kemiği tini olduğuna inananlardanım. Ezop'un hem dosta hem düşmana "DİL" ikram ederken; dostsa 'barışı sevgiyi dostluğu birlik ve beraberliği, düşmansa 'savaşı, kini, kan'ı kusarak kışkırtıcılığa soyunacağını' çağlar önceden haber vermesi rastlantı değil elbet. Ezilenlerin, sömürülenlerin, yok sayılanların ah'ı gök kubbeyi inletirken susan ve saklanan dil yani söz ve sözcükler m

Ayet'i Kuran'a Bak Hakk'ı görmek diler isen sûret-i insâna bak Arayub gezme bu halkı cismin içre cana bak Âşıkın mi'racı derler dostunun dîdârıdır Bu söze isbât dilersen defter-i Rahmân’a bak Yedi iklim çâr köşe bir dilberin vechindedir Gel oku Ümmü'l Kitab’ı mektep irfâna bak Ta'an idüp yetmiş ikiye dime kim beyhûdedir Sen seni fehm eyle küfrdeki imâna bak Herkes bu hâliyle buldu Rabb’isin bî-iştikâk Rabbel-âlemin buyurdu; âyet-i Kur'ân'a bak Dil-i Ya'kub'un ağladub zâr eyleme Yusuf

Füze Sigortalıydı 1994 yılı Türkiye uzaya bir uydu fırlatacak, medyadan duyuluyor. Halk ozanı Vaktidolu’nun yanına misafirleri toplanırlar. Muhabbet ederler. Bir ara söz fırlatılacak uyduya gelir. Vaktidolu’nun fikrini sorarlar: -Siz ne diyorsunuz? Şimdiye kadar geç kaldık, Eğer Yüce Atatürk sağ olsaydı, Avrupa’dan evvel, bizim uydularımız şimdi uzaydaydı. Gene de çok sevinçliyim. Yurdumuzdan uzaya bir füzenin yerleşmesi gurur kaynağımızdır. Fakat çok da düşündürüyor beni. Misafirler nedenini so

Zeki Büyüktanır, doğa ve insan boyuluyla birlikte ele aldığı Anadolu'nun uygarlık tarihine bir yenisini daha ekliyor. Anadolu'nun ışık insanları dediğimiz Luviler, bilim, felsefe ve sanat alanında gelişmiş kentler kurmuşlar, bölgedeki diğer uygarlıklara da etki etmişlerdir. Luvilerle ilgili araştırma yapıldıkça, Anadolu tarihi ile ilgili pek çok ezberin bozulacağı görünüyor. Yapılan araştırmalar, arkeolojik kazılar Luvilerin bilinenden daha büyük bir uygarlığa sahip olduğunu göstermektedir. Bilimsel çalış