Birlikte büyüdüğü ve çok sevdiği arkadaşı Çağla'dan sıra dışı bir isteği vardır Figen'in. Günün birinde ölüm veya ayrılık olursa ve Çağla hâlâ bekârsa, kocasıyla evlenmesini ister. Bir tür vasiyettir bu. Bu tuhaf vasiyetin nedeni, arkadaşının evlenmeden yani ondan önce kocasına âşık olmasıdır. Arkadaşının sevdiğini elinden aldığını düşünerek ara ara vicdan azabı da çekmektedir. Eşiyle arkadaşı bunu reddetse de o bundan neredeyse emindir. Ve bir gün Figen kaza yapar. Bu kazadan sonra artık hiçbir şey eskisi

Öykümüzü derleyip toparlayan ve bize sunan Menekşe, kadın kişinin dilsizliğini parçalamaya adanmış görünüyordu. Nietzsche'nin seviyi tanımlarken andığı öldüresiye kin ve nefretle belirginleşen savaş durumundan haberdar mıydı? Olasılıkla evet! Menekşe'nin dillendirdiği dilsiz ve parçalanmış kadın, sessiz ve durgun Fransız filmlerine düşkün olsa da, her şey bir Jarmusch filminden Coffee and Cigarettes beceriksizce koparılıp yontulmuş gibiydi. Anladığımız kadarıyla, Avrupa ekininin pasajlarında hayalet gibi d

Çember hâlinde oturan şamanların ortasından uzun boylu bir tanesi yılan gibi kıvrılarak yavaşça ayağa kalktı. Diğerlerinden farklıydı bu şaman, tepeden tırnağa bembeyazdı. Şamanın upuzun simsiyah saçları kemikten düğmeler, küçük misketlerle örülüydü. Kimilerine göre saçlarının arasında yılanlar oynaşırdı. Uzun boylu ak şaman başını kaldırmadan konuştu: Bu lanet çok eskidir. O zamanlar bu bozkırlarda yaşayan atalarımız koyun nedir at nedir bilmezlermiş. Kurttan vahşi-köpek, vahşi-köpekten bildiğimiz kö

O, yaşlı ve münzevi bir lutiye, bir modern zaman sufisi: Başyapıtının eksik parçasını tamamlamadan ölmek istemiyor. Mühendis Cidal, müzisyen Fazlı ve akademisyen Esra ise yaşayan en büyük ustadan bir bağlama alabilmek için kendilerini hiç hesap etmedikleri bir maceranın ortasında buluyor; bir tutkunun insanı nasıl kendine çekip yoğurduğuna, ödenen bedele ve bu bedelin ağır sonuçlarına şahit oluyorlar. Sıradan bir bağlamanın bize anlatacak neyi olabilir ki, tellerine dokunduğunuzda kovuğundan süzülen türküle

Savaştan önce Saraybosna'da hayat bu konçerto gibiydi: Hüznün ve neşenin uyumu. Kavga etmesini bilmezdik. Coşkulu tartışmalarımız bir çeşit konçertoydu. Sonunda selamlaşırdık. Belki anlamışsındır ben Sırp'ım. Sırplar iyi insanlardır. Boşnaklar da güzel insanlardır. Yazık! Farkında değildik; içimize birileri nefreti ekmiş. İşlerine gelince de hasat yaptılar. Savaşın başında umudumuzu yıktılar. Bilmedikleri; umudu hâlâ içimizde saklıyoruz. Bu sözlerimi unutma. Güzel günlerde seninle gene bu lobide oturalım. S

Hızlanmıyordu. Yavaşlamıyordu da. Ahşabın içerisinde ilerleyen kurtçuk, deviniminin neden olduğu sonuçların farkında değildi. Oysa şair sırrı söylemişti: Ne ölüme ne de ölümsüzlüğe benziyordu dönüşüm; kederli bir bilgi gibi kendi bilincini yaratırken kıyamete kadar devam edecekti. Adanın en eski konağının karşısında durmuş, gözlerini ön cephedeki pencerenin pervazlarına dikmişti. Hareketsizdi. Dikkatli bakışlarla ahşabın içerisinde ilerleyen kurtçuğu izliyordu. Yavaş hareketleri, tükenmez inancıyla kendi hâ

Bir kedi bilir mi insan ve kedi arasındaki farkı? İnsanlar için her şey farklıdır. Fark etmek, ayırt etmek belki de insanın en belirgin özelliğidir. İnsan bakar ve ayırt eder: kedi, köpek, kuş, ağaç, insan, Bulgar, Rum, Alman, Türk, Çinli, Siyahi, Beyaz, sarışın, esmer, çilli, gözlüklü, eşcinsel, engelli... Farklılığı tanımlamaya öylesine saplantılı bir yaratıktır ki insan, yaratıcı bile sadece birkaç kromozomla ayırabilirken kediyle insanı, biz belki de haddimizden fazla farklılık saymaya çalışıyoruz. Kedi

Yurtsever Kasırgalar Feminst Pastalar; Devrimci kadın yürüyüşlerinden Tuz Yürüyüşü'ne, sıkılı yumruktan demir yumruğa, Gezi'den Mirabel Kardeşler'e, Karagöz Hacivat'tan mizahtan korkan liderlere, zoosadistlerin yarattığı toplumsal felaketlerden Baytar Ziya Tan'a, Plaza de Mayo Anneleri'nden Cumartesi Anneleri'ne, bağımsızlık kazandıran kasırgalardan kekin siyasetteki önemine, Amerikalı başkanlardan İbn-i Haldun'a uzanan; edebiyatla, sanatla, siyasetle kısaca hayatla, insanla harmanlanmış yazıların toplamınd

Göbeklitepe'yi inşa eden insan topluluklarının dini ideolojisi neydi? Hangi ritüelleri uyguluyorlar, hangi güçlere tapıyorlardı? Dikili taşları neden oval yapırlar şeklinde düzenlemişlerdi? T biçimli dikilitaş formunun anlamı neydi ? Bunca emek va zaman harcanarak inşa edilen çok sayıda yapının üstü neden toprakla kapatılmıştı ? Göbeklitepe ile yıldızlar arasında bir ilişki var mıydı? Hayvan çizimlerinin anlamı neydi? Hayvanların karekteristik niteliklerinin dünyadaki büyüsel karşılıklarından yararlanmayı

Baloncu kırmızı balonu çıkarırken, Balon Balalon ansızın demetten ayrıldı.Baloncu, Balon Balalon'un arkasından telaşla bağırdı: ''Dur! Nereye gidiyorsun?''Balon Balalon onu duymadı bile. Heyecanla ve umutla hızlanarak göğe yükselip özgürce uçmaya başladı. Oh, bembeyaz bulutların arasında uçmak ne güzeldi!

Doğayı kavramlaştırarak, kavramlara yaslanarak sözüm ona tum özüyle dile getirmeye yeltenmek, insanın kimliğini fotoğrafında yansıtmaya kalkışmak gibi bir şey. -Nermi Uygur, Yaşam Felsefesi Aralarından Aşık Veysel, Nermi Uygur, Yaşar Kemal, Melih Cevdet Anday ve Oğuz Tansel'i seçebildiğim, edebiyat ve felsefe evrenimizinb nadide simalarından bu denli öfkenlendiklerini daha önce ne görmüş ne de duymuştum. Hepsi de ağız birliği etmişçesine sorular savuruyordu belleğime: Bıkmadan, usanmadan doğa, doğa, doğa de

Bu gazeteci olmak isteyen küçük bir kızın hayallerini gerçekleştirmenin hikâyesi. Aynı zamanda medyanın bir döneminin de hikâyesi...Bir kadın olarak ailemde ve yakın çevremde ayrımcılıkla karşılaşmadım desem de toplumsal cinsiyet hayatın her alanında karşınıza çıkıyor.Medyada da...Erkeklerin tekelinde olan bu dünyada var olmanız hiç kolay değil. Bunu en iyi kadınlar bilir. Hele ki size sunulanla yetinmeyip, yönetici olmayı veya yine erkeklerin tekelindeki alanlarda yazmayı hedeflemişseniz, öyle entrikalarla

Ben Boncuk. Terrier cinsi bir köpeğim. Annem Köpük, sahiplerim Seda ve Zeki ile birlikte çok güzel bir hayat yaşadım. Annem ölene kadar da çok mutluydum. Sonra, hayat benim için giderek zorlaştı. Üzüntüden hasta oldum ve 13 yaşındayken aranızdan ayrıldım. Bu kitapta benim, annemin, arkadaşlarımın ve başka köpeklerin hikâyeleri var. Ben anlatıyorum. Bizi daha iyi tanımanız için sahibim Seda yazdı bu kitabı. Hayattaydım ilk baskı çıktığında. O zaman adı Köpük Annem ve Ben'di. Gazeteciler gelip fotoğraflarım

40'ında 40 Kadın'Tuluhan Tekelioğlu'nun kitabında, kırk yaşındaki kadınların hikayelerinden kesitler bulacaksınız.İlk bakışta bambaşka hayatlar yaşayan,farklı farklı kesimlerden gelen ama sanılanın aksine, ne çok ortak noktasın olan kadınlar bunlar.Hayatı bir yolculuk gibi yaşayan,aramaktan vazgeçmeyen, her sabahı taze bir dem,yeni bir ilham bilen kadınlar bunlar.Cesur ve tanıdık, mütevazı ve iddialılar...Bize yalnız olmadığımızı gösteriyor, sözleri ve samimiyetleriyle yüreğimizi ısıtıyorlar...Zira kırk yaş

Bir tavşan soluk soluğa koşarak gelip ceviz ağacının köklerinin arasındaki yuvasına sığındı. Hemen ardından da tavşanı yakalamak isteyen tilki geldi. Ama tavşan güvenli yuvasına girdiği için tilki onu yakalayamadı. Yuvanın çevresinde bir süre dolandıktan sonra oradan uzaklaştı. Ceviz ağacı, ormanda koşan tilkiye baktı. Tilki koşarken kabarık kuyruğu havada dalgalanıyordu.

Bir gökbilimci ve aynı zamanda göktaşı avcısı olan Can Peker Kuşadası'ndaki yazlık sitede kalbinden bıçaklanmış olarak bulunur.Sitedeki komşuları tarafından sevilmeyen,geçimsiz ve kavgacı biri olarak tanınan astronomi doçentinin ölümü büyük üzüntü yaratmaz.Cinayet soruşturmakla görevlendirilen komiser Pertev Bora ve arkadaşları,olay mahallinde birtakım süprizlerle karşılaşırlar.On villadan oluşan site son derece güvenliklidir ve katilin dışarıdan gelme ihtimali son derece zayıftır.Komiser soruşturmasını der

İlaçlar bizim dostumuz mudur? Bizi sağaltmanın ötesinde dokunmazlar mı? Hipertansiyon, diyabet ve yüksek kolestrol damarlarımızın amansız düşmanlarıdır! Bu hastalıklar damar sertliğine yol açarak damarları daraltır. Damar daralması, o damarla beslenen organın kanlanmasını azaltır ve buna bağlı olarak o organın çalışması bozulmaya başlar. Örneğin böbrek damarlarının daralması böbrek yetmezliğine yol açar. Kalp hastalıklarının çoğu bu sebepten neşet eder. Üstelik tüm bunlar bize hiç acı vermeden gerçekleşir.

İnsanlık tarihinin ilk anıtsal yapısı Göbeklitepe, Klaus Schmidt ve ekibi tarafından gün ışığına çıkarıldığı günden bu yana giderek büyüyen kitlesel bir ilgiye muhatap oldu. Ancak söz konusu ilgi, hatalı yöntemlerle oluşturulan kurgusal sonuçları eleyecek bir karşı çıkışla karşılaşmadığından toplumun geniş kesiminde anlaşılması neredeyse imkânsız bir Göbeklitepe imgesinin oluşmasına yol açtı. Yeni Başlayanlar İçin Göbeklitepe kitabı akademik incelikler ile popüler kültürün ilgi alanına giren yanılgılar ar

Gökyüzünün mavisi ölüyor mu abi? Denizin mavisi ölüyor mu? Bunlar benim Mavim'i nasıl öldürdüler? -Hâlâ vagonların altında cesetler var. Deliller toplanmadı bile. Neden bu hattı açmak için bu kadar acele ediyoruz?-Açmamız lazım. TCDD'nin uluslararası birçok anlaşması var. Bu hattan yük trenleri geçiyor. O malzemelerin zamanında gitmesi lazım. Uluslararası yükümlülüklerimiz var. Yoksa çok zarar ederiz. Yani mecburuz. Kitabı okuduğunuzda sadece bir facianın perde arkası ve gerçeklerini değil daha fazlasını gö