Kendine inanmak, insanın kendisine dair eşi olmayan erdeme ulaşması demektir. Her insan başkalarıyla bazı ortak özellikler taşıyor olmasına rağmen gene de eşsizsiz. Ne siz ne ben ne de diğerleri , geçmişte başka bir hayat yaşadık ve gelecekte de yaşamayacağız. Sadece bu gerçek bile bizim bir birey olarak ne kadar önemli olduğumuzun kanıtıdır. Aynı zamanda bu gerçek, bizim içinde bulunduğumuz zamana ait olduğumuzu vurgulamaktadır. Kendine İnanmak sizi kendinizle barıştıracak, gerçek kimliğinizi kabul etmeni

Kendine inanmak, insanın kendisine dair eşi olmayan erdeme ulaşması demektir. Her insan başkalarıyla bazı ortak özellikler taşıyor olmasına rağmen gene de eşsizsiz. Ne siz ne ben ne de diğerleri , geçmişte başka bir hayat yaşadık ve gelecekte de yaşamayacağız. Sadece bu gerçek bile bizim bir birey olarak ne kadar önemli olduğumuzun kanıtıdır. Aynı zamanda bu gerçek, bizim içinde bulunduğumuz zamana ait olduğumuzu vurgulamaktadır. Kendine İnanmak sizi kendinizle barıştıracak, gerçek kimliğinizi kabul etmeni

Ne derinleşip daral, ne genişleyip sığ kal! Amacını belirle sonrası kolay, çünkü insan gitmek istediği yeri bilirse fırsatları da fark eder. Gideceği yeri bilmeyen için neyi seçtiğinin ya da seçmediğinin önemi yoktur. Ne için çabaladığını bilmen ise tutunacak en sağlam dalın. O zaman göreceksin yalnız olmadığını. Hayalini amaç edinmeden önce lütfen hatırla, hayallerini, imkânlarınla sınırlı tutma. Gerçekte sor kendine amacını, en çok ne istediğini, en büyük hayalinin ne olduğunu. Bunu bilip amacını belirled

Ben Pelin Çini. 40 yaşında, kendini yeniden doğurmaya karar vermiş bir kadınım. İki kez evlendim. İki kez boşandım. Aldattım. Aldatıldım. Ağladım. Ağlattım. Aşık oldum.Aşık ettim. Çok hırpaladım. Çok hırpalandım. Babasız büyüdüm. Babamı çok sevdim. Annemle bitmeyen bir kavganın içindeydim. Artık annemi anlıyorum. Hala aşka inanıyorum. Çünkü; dürüst, güvenli, içten, sadık bir âşık olmaya niyet ettim. Hatalarımla, zayıflıklarımla, eksiklerimle sevilmek ve kusursuz sevmek istiyorum. Elinizde tuttuğ

Konuşmada Şibumi; sade, öz ve iyi konuşmak isteyenlerin elinden tutabilmek için yazıldı. Daha fazla kelimenin daha fazla anlam ifade etmediğini bilenler, özanlatımın önemini farkedenler ve ona ulaşmak isteyenler için... Lafı uzatmaktan usananlar, lafı uzatanlardan bezenler için yazıldı. Kelimelerle aramızdaki ilişkiyi gözden geçirmeliyiz diyenlere... Sesimizi değil sözümüzü yükseltmeliyiz gerçeğini bilenlere... Başarabilmek için bakış açısı ve tavır değişikliğine ihtiyacı olanlara yazıldı. Hadi hazırlanın!

Kendini ne kadar seviyorsun? Hayatın her anında, umut bir kapıdır. Umut kapısını kırk kere çalmak ya da kırk kapıyı tek tek çalmak senin elinde.Sen de kısa veya uzun süreli mutsuzluk ve çaresizlik hezeyanları, iletişim problemleri, varoluş sıkıntıları, ifade sorunları; sevgi, aşk, ilişki ya da yaşam içerisinde birçok soru ve sorunla karşılaşıyorsun. Fakat uzun zamandır ne yapman gerektiğine de karar veremedin. Üzülme insanız, duygulardan yaratılmışız. Bu belki de bizim özelimiz. Hayat içerisindeki tüm yaş

"Gerçek maji, tanrısal maji, kişinin tüm yeteneklerini ve bilgisini Tanrının Krallığını dünya üzerinde gerçekleştirme hizmetine adamasıdır. Çok az majisyen bu üstün dereceye varmıştır. Tüm kişisel hırslarından vazgeçtikleri, hatta salt majiye karşı ilgilerini yitirdiği, ruhsal varlıkları istekleri doğrultusunda hükmetme arzularını aştıkları o dereceye varmıştır. Onların tek idealleri ışıkta ve ışık için çalışmaktır. Oraya varan Yüksek Majiye vakıftır; yaptıkları iş menfaatsizdir. Onlar insanlık için çalışan

İş'te Farkı Sen Yarat, okuyucusuna kendini tanıma yolculuğundan başlayarak adım adm iş yaşamında nasıl fark yaratarak başarılı olunacağını anlatıyor. Bunu yaparken de kişilerin tüm dünyada business etiquette (iş etiketi) başlığı altında ele alınan ve başarıya giden yolun anahtarı şeklinde ifade edilen profesyonel davranış kodlarına nasıl sahip olunacağını ve onları nasıl etkin bir şekilde kullanacağını anlatıyor. Çünkü mesleki bilginiz ne kadar iyi olursa olsun, iş hayatında öne geçmeniz ya da geride kalman

İşine odaklanmış, modern, şehirli ve iyi eğitimli profesyoneller olarak çoğumuzun hayatı genellikle ev ve iş arasında geçip gidiyor. Şehrin yoğun temposunda kendimize hak ettiğimiz zamanı ayıramıyoruz. Yıllar geçtikçe, zamansızlık ve yorgunluk gibi nedenlerle yeni insanlarla daha da az tanışmaya başlıyoruz. Üstelik tanıştığımız insanlara da daha zor güvenir oluyoruz. İşimizdeki başarıyı özel hayatımıza taşımakta genellikle zorlanıyoruz. Kendimizi ailemiz ve sosyal çevremizin baskılarına maruz kalmışken bula

Sana bir sır vereyim: Şu anda bu kitabı elinde tutuyor ve bu satırları okuyor olman nedensiz değil! Bir anlamı var bu durumun ve anın! Biliyorum; birçok kez duydun, okudun, karşına çıktı ve biliyorum artık bir klişe oldu ama bir kez de ben hatırlatayım: Bu bir tesadüf değil; hiçbir şey tesadüf değil! Şimdi, zihnin hemen sana bunun bir satış taktiği olduğunu fısıldadı ama öyle olmadığını göreceksin. Skoz ile karşılaştın, çünkü bu gerekliydi; Skoz'u okuyorsun, çünkü okuman gerekiyor. Tabii ki aldığın rafa b

Kendine çok kızıyorsun yapma! Başkalarına göstediğin hoşgörüyü, şefkati, toleransı biraz da kendine göster. Güçsüz hissedebilirsin, zayıf, yorgun, kırılmış, yalnız hatta çaresiz. Bu da sensin. Mükemmellik dediğin, kusurları olan dolu dolu yaşanmış bir hayattan başka bir şey değildir. Hiçbir hatası, yanlışı, eksiği olmayan bir hayat istiyorsan, sen zaten yaşamayı baştan yanlış anlamışsın demektir. O yüzden çok yorma kendini. Ne kadar yol kat ettim diye sor kendine! Bin adım değil, bir adım bile ilerlediysen

Kitap Tanıtım Yazısı: Bu kitap aslında hayatının baharında olan genç kardeşlerime yolculuklarında nasıl başarılı olabileceklerini anlatmak için yazılmıştır. Hayatımın çok büyük bir bölümünü kapsayan 27 yıllık iş hayatımda veya sosyal yaşamımda dişlerimle tırnaklarımla kazıyarak elde ettiğim bilgi ve deneyimlerin kısa bir sürede genç ve başarılı olmak isteyen kardeşlerime bir kitap parasına verilmesinden öte değildir. Anlatılan bu deneyimler ve yol gösterimler için harcanan kitap parası ve zaman, neredeyse

"Tanrı verebileceği en muhteşem gücü tine bağışlamıştır ve düşüncelerimizin her biri, onu ortaya çıkaran tinin gücüyle donatıldığı için sürekli faaliyettedir. Bunu bildiğinizde her biriniz insanlığın iyiliğine çalışan kişilere dönüşebilirsiniz. Düşüncelerinizi uzayın en uzak noktalarına yansıtarak, başkalarına yardım etmek, rahatlamak, aydınlatmak ve iyileştirmek için ışık mesajları gönderebilirsiniz. Bilinçli olarak bu çalışmayı yapan tanrısal yaratımın sırlarına yavaş yavaş vakıf olur." Omraam Mikhaël Aïv

"Gündelik hayatınızda yerine getirmeye zorunlu olduğunuz hareketleri, karşınıza çıkan olayları, birlikte yaşamak zorunda olduğunuz ya da karşılaştığınız kişilerden oluşan ve dönüştürmek için üzerinde çalışmanız gereken bir konu olarak görün. Size gelenleri kabul etmekle, başınıza gelenleri çekmekle yetinmeyin; pasif kalmayın, üzerinde çalıştığınız bu konuyu yani gündelik hayatınızı canlandıracak, ona hayat verecek, spiritüel hale getirecek, uygun bir öğe eklemeyi düşünün ona. Çünkü spiritüel hayat gerçekte

Satış ustasının deneyim ustasına dönüşümünü en iyi özetleyen, deneyim ekonomisinin parlayan yıldızı Apple Store'ların ardındaki deha Ron Johnson'un şu İfadesidir:''Apple deneyiminin en önemli bileşeni, çalışanların bir şeyler satmaya değil, İlişkiler kurmaya ve insanların hayatlarını iyileştirmeye çalışmaya odaklanmasıdır.'' Kadim öğretiler müşteri deneyiminin en önemli ipuçlarını sunar. Antik Yunan'dan Mısır hermetizmine, Ortadoğu dinlerinden Hint irfanına değin hepsinin bir aşure kazanında lezzet bulduğu

Yazmak isteyip de nereden başlayacaklarını bilemeyen naif kalemlerin motive olacakları bir eser, bir yol haritası, bir pusula... Okuma, araştırma ve keşif süreçleriyle birlikte gelişen yazma ediminin gerçekten de yazma cesaretine gereği var. Şimdiden iyi okumalar dilerim. Kaan Demirdöven Hepimizin üzerinde biraz toz var, korkularımızdan kalmış. Işıl Işık bizi ayağa kaldırıyor, tozlarımızı silkiyor. Yaptığı şey, cesaret işi. Sedat Demir Cesaret gülmek ister! Yazma Cesareti, dilin kudretini sevme kapasite

Ne satarsan sat, kendini satarsın! Otuz altı yaşında hayatını değiştirmeye karar veren bir iş insanının, kişisel markalaşma ve pazarlama Özel Oytun Türkoğluadına tecrübe paylaşımı. Beş kişinin önünde konuşamamaktan bin kişinin önünde konuşmaya, hiç ortaklık yapmamış olmaktan onlarca iş birliğine, partnerliğe ve yeni işlere dönüşen hayat yolculuğunun maceraları. Yaşınız kaç olursa olsun, ne iş yaparsanız yapın, ilk önce kendinizi satın.

İyilikle bakabilmeyi öğrenmemiz gerekir. Adrian, gördüğü herkese bir atı (dünyanın en iyi ve en güzel atı) olduğunu söylüyor. Ama Chloe ona inanmıyor. Adrian'ın küçük bir evi var. Atını nerede tutabilir ki? Ayakkabılarında da delikler var. Bir ata nasıl para harcayabilir? Adrian atından ne kadar çok bahsederse Chloe de o kadar sinirleniyor. Okul dışında Adrian'a bağırsa ve hatta annesine ondan yakınsa bile hıncını alamıyor ama çok daha önemli bir ders alıyor. Hassasiyetle işlenmiş konusu ve harika re

İnsan varoluşu yalnız yaşamaya uygun değildir.Bu, insan oluşun hakikatidir! Evrenin en büyük gizemlerinden biri olan varoluşu yalnız deneyimleyemez insan.Bu kitapta paylaşılan her bilgi, yazarın meditasyon, yani derin düşünme seanslarında elde ettiği bilgi akışının meyvesidir. Bilgi; evrensel düzeyde her an her yerde bulunur;yeterki siz onu dogmalardan uzak, açık yüreklilikle ve sahicilikle arayın. Makro ve mikro kozmosu içinde barındıran bu soru-cevap diyalektiğindeayan olan hakikatler ve bilgi akışının b

Ya Her Şey Aşktı Ya Da Aşk Hiçbir Şeydi! Seni de, beni de fena kandırdılar. Aşk diye bize anlattıkları, hayallerini kurdurdukları gerçek aşk değildi. İnsanın insana duyduğu aşk, yasak elmanın ta kendisiydi... Önce kadın ısırdı elmayı, sonra erkek ve her şey bu andan sonra şekillendi. Savaşların, paranın hükümdarlığında, korku imparatorluklarında, aşk en çok korkulandı ve bir o kadar da çarpıtılmaya çalışılan... Aşk ağza sakız edildi, bazen içi boşaltıldı, bazen günah dendi, bazen ağdalı sözcüklere sebep ol