Destan, insanlığın oluşturduğu en eski yazın türüdür. İlk kez destanlarla dökmüş yüreğindekini söze insanoğlu. Söz söze, yürek yüreğe, sevgi sevgiye ulanarak oluşturulmuş destanlar. Emperyalizm bin yıllar ötesinden azgın acımazlığını ilk kez Anadolu’ya TROYA saldırısı ile gerçekleştirmiş; bu saldırı sonucu TROYA’lılar ölümüne üzüldükleri HEKTOR için yaktıkları ağıtları İLYADA adıyla destanlaştırmışlar. Bu acımasız savaşım günümüzde de sürüyor. Bin yıllar sonrası 1923 aydınlanması ile uyanıp ayağa kalkan Ana

1971 Sivas doğumlu lise mezunu evli ve iki çocuk annesiyim. 1993 yılından beri beni etkileyen her olayda duygularımı şiir olarak kâğıda dökmekteyim, yıllardır içimden gelen bu şiirleri derledim ve sizin için bir kitapta topladım. 26 yıllık bu çalışmalarımı sizlere sunmaktan onur duyuyorum. Beste çalışmalarıyla da uğraşmaktayım. Bu kitapta severek okuyacağınıza inandığım şiirlerimden yaklaşık 25 tanesini de bestelenmiş halde Türk Halk Müziği çalışması olarak sizlerle buluşturacağım. İç dünyamı yansıtan bu ki

Yağmur Gözlüm Dokunsam Yağmur olur gözyaşların Akar sinemin üstüne ılgıt ılgıt. Kavurur tenimi sıcaklığın. Kor olurum öpüşünle. Basarım bağrıma ellerini Gül olursun gonca gonca. Bozkırımın çiçeği, Telli duvaklı gelinimsin Gerdeksiz gecemde. Yağmur gözlüm Ne hasret tanırım Nede özlem senden gayrı. Öyle bir girdin ki yüreğime Gümbür gümbür. Aşka meydan okuyuşum Sevdaya sarılışımsın yeniden. Evvela dostumsun. Ve Yarsın bu cana Candanda içe. Ne rüyasın uykuda, Nede hayalsin kurulan.

İsterim Gönülün yolunda yürürse kişi Aşk ile menzile varmak isterim Ulu bir mürşide bağlıdır başı Hakk’ın lisanından duymak isterim Hak mekânı görmez perdeli gözler Aşikâr söylenmez rumuzu sözler Gül cemale niyaz eyleriz bizler Arif olgusundan sezmek isterim Aşkın sofrasını sunmam herkese Deryadan mey aldım canından meze Katreden bir damla nasip et bize Şişesiz deminden içmek isterim Aşkın kazanında kaynadım piştim İlmi ledün derler bir şehre düştüm Hak için ser verip canımdan geçtim

Yolcu Oldum İnce Yolunda Ali’m Adın okunur ezel ötesinde Kubbeyi Rahmanda’sır içinde Cümle melekler Âşkı hürmetinde Yolcu oldum ince yolunda Alim Dört Hâk kitabında varsın Elisin Allah’ın Velisi Nurdan dolusun Yabancı değil Hüdâ’nın dostusun Yolcu oldum ince yolunda Alim Miraç yolunda Rastladın Resüle Şiri yezdandın Hâktan olmaz hile Hatemi aldın`da vardın menzile Yolcu oldum ince yolunda Alim Ledun deryasının gayip serdarı Cahiller yolun için kurdu darı Cennet bağnda çiçeksin hem ân

İnsanız var inancımız İnancımız vicdanımız Savaş yok var barışımız Kardeşlik bizim yolumuz Ser veririz sır vermeyiz Kardeş kardeşe vurmayız Yanlış yollara kaymayız Kardeşlik bizim yolumuz Atatürk’ün yolundayız Cumhuriyet evladıyız Sözümüzden hiç caymayız Kardeşlik bizim yolumuz Haktır bizim ak günümüz Kindar değildir özümüz Mazlumdan yana gözümüz Kardeşlik bizim yolumuz Şah Hüseyin’dir varımız Bektaş Veli Hünkârımız Şah Hatai Veyselimiz Kardeşlik bizim yolumuz Pir Sultan’lar Yu

Ayan Şahım Sana Halim Ayandır Sensin benim dertlerimi anlayan Ayan şahım sana halim ayandır Sen olmasan ah u zarım pek yaman Ayan şahım sana halim ayandır Sensin beni kötülükten koruyan Âşık edip daim karşımda duran Gözlüsün efendim gizliyi gören Ayan şahım sana halim ayandır Yağmurlara hasret toprak anayım Sofranızdan kudret balı banayım Susuzum bir su ver senden kanayım Ayan şahım sana halim ayandır Vaktidolu Pir’im aklımda sensin Hem aklımda hem de fikrimde sensin Secdemde kıyamda

Uzak Ormanda Ölen, Doğan Öz’ün 1968-1977 yılları arasında yazdığı şiirlerden oluşuyor. Muzaffer İlhan Erdost’un da ifade ettiği gibi, “kimi bir sigara kapağına, kimi bir lokantanın sipariş pusulasına, kimi bir sandık seçmen listesi kâğıdının boş yerlerine, kimi kitapların kapak içlerine, büyüklü küçüklü, pelur, teksir, bloknot kâğıtlarına, kurşun kalemle, tükenmezle, dolmakalemle yazılmış ve bazıları değişik kalemle düzeltilmiş, bazıları ilk yazıldıkları gibi bırakılmış, şiir olarak ortaya çıkmayı umur

İÇERİK TANITIM Egemen Berköz (1941) Karadeniz Ereğli doğumlu. 1959’dan başlayarak dönemin önde gelen dergilerinde şiirleri yayımlanan Berköz, ilk şiir kitabı olan Çin Askeri Ah Devran’ı 1966 yılında yayımladı. Bunu Yalnızlıklar! Yalnızlıklar! (1977) ve Bu Kitapta Sen Nerdesin? (1981) izledi. Özellikle, üçüncü kitabında yer alan “Son Üç Günün Hikâyesi” adlı düzyazı şiir; “hem korkunç bir umuda hem acılı bir öfkeye” açılan “rüzgârlı” içeriği, hüznü ve yalnızlığı imleyen vurgusuyla şairin poetikasının kilit

Tek Yönlü Aşk Kitap Açıklaması Tek yönlü bir aşk bu Tek yönlü: Sen savaş ister Ben barış dilerim Tek yönlü bir aşk Rotası belli Devinir toprak Güneştir yüzünü döndüğü.

Zamanı bir saniye Geriye almak yok Akıp geldiğimiz günleri Yeniden başlatmak imkansız Kırdığın gönülleri bitiştirmek Dağlayan acıları söndürmek yok Aklını ayakta tutacak olan Hayatı doğru yürümek *** Korkunun büyüttüğü güç

Koruda Söylenen, Soner Demirbaş’ın son yıllarda yazdığı şiirlerden geniş bir oylumu bir araya getiriyor. İmgesel esnekliğini “eski yağmurların” uykusuna yatıran, kayıp zamanlar haritasının sönmeye yüz tutmuş izlerinde “yaralı ağaçlar” için kuytular biriktiren bir şiir. Koruda Söylenen’de Soner Demirbaş, uzak bozkırdaki rüzgâr tüllerinin ev ve insan içlerine taşıdığı lirik patlamaları, sonsuz ve acımasız zamanın hafıza sandıklarında gizli evrensel imâları bir kez daha aşikâr ediyor. Homeros’tan Yunus Emre’ye

Umuda can veren meğer benmişim Kanlı yaş dökerim ıssız çöllere Kaf Dağı’ndan büyük nefsi yenmişim Turna konmasa da susuz göllere Lokmamızı kırka bölerek yedik Haykıra haykıra “Enel Hak” dedik Mansur`un darına soyunan idik Haksızca vuruldu zincir kollara Derdime merhem ol cana nazırsın Her hücremde Allah, anda Hızır’sın Nereye çağırsam orda hazırsın Avaz eyleyince yetiş kullara Özümde olanı yüzüme sarsam Eğrinin içinde doğruyu görsem Kul Deli İnci’yim aşk için varsam Dönüp bakmam sarpa

Allah'ın Kuluyum İnsanların Hizmetkarıyım Kitap Açıklaması Hak Muhammed Ali`nin yolundayız Levhu kalemle can buldu dilimiz Aynayız seyrana sevgi ruhumuz Anadan babadan sevgiyle geldik El ayak işimiz helal lokmadan Karnımız doyurduk haram sokmadan Oruçtur dilimiz buhtan etmeden Anadan babadan saadetle geldik Pir rehber önderimiz ikrar yolunda Hacı Bektaş Veli ikbal kolunda Kızıl Kurt Mirseyit lokma balında Anadan babadan saadetle geldik Şehit oldu erler pirler çağında

Üç roman ve bir şiir dosyasından sonra kadın özelinde insana dair büyük bir soruyla tekrar şiire dönüyor Canan Al, Kimim Ben'le. Birçok coğrafyada "öteki" kılınmış kadını, içinde büyüttüğü varoluşsal bir soruyla, getirip okurun önüne bırakıyor bu uzun ve tek parça şiirinde. Ama bu bir sorudan çok, sorgulamaya benziyor. Canan Al, başta Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam inancı olmak üzere tüm İbrahimî dinlerin ortak atası İbrahim Peygamber üzerinden bütün bir insanlıkla yüzleşiyor, yüzleştiriyor okuru,

ARARSAN KENDİNİ KENDİN BULURSUN Erenler dostlardan himmetler ola Çalışıp hak eden hakkını ala Arayanlar Hakk’ı arayıp bula Ararsan kendini kendin bulursun Sabıra varanlar sıhhatta olsun Vücutta kötü haller yok olsun Birlik makamında gerçeğe varsın Ararsan kendini kendin bulursun Çılgın aşkı bulup sırlara eren Ölmeden evveli canını veren Yok edip benliği yere serilen Ararsan kendini kendin bulursun

Geçmişiyle Dünüyle Hele de Külah - 2 Kitap Açıklaması Köyümüzün değerli canlarından olan ve daha önceden yayınlamış bulunduğum ilk kitabımda yer veremediğim üç değerli ozanımızın tüm şiirlerini kapsayan bu kitabı hazırlamış bulunuyorum. Ayrıca yine önceki kitabıma alamadığım bazı olaylarla birlikte dört öykümü (kitaba renk katması için) ekliyorum. Bu öykülerden birisi olan “VARLIĞIN BİRLİĞİ” ise hem eğitici yönü, hem de yüz yıllardır kasıtlı olarak yanlış anlatılan Aleviliğin ne olduğuna dair küçük b

Miguel Hernández Gilabert (1910-1942) İspanyol şiirinin 20 yüzyıldaki söylensel adlarından Miguel Hernández, eski şiir akımları ve şairleri özümsemiş güçlü bir ozan olarak genç yaşta dikkat çekti. Zorluklarla geçen yaşamı İç Savaşın getirdiği yıkımlardan payını almış, sarsıcı şiirini büyük şiddet dalgasının getirdiği tematik çeperlerde derinleştirerek olgunlaştırmıştır. Üç Yaranın Şarkıları, İç Savaş sonrasında tecrit edildiği hapishanede gördüğü zulme karşın yazmayı sürdüren Hernández’in çağın tüm ezilen v