Ahmet Aslan´ın doğa şiirlerinin bize kurdurduğu düşleri, şair Ali Yüce´yi okurken de yaşamışızdır. İnsanın yaşamı gözlerken sözün büyüsüne nasıl kapılıp gittiğini bir güzel görürüz. Gökyüzü ve yıldızları böylesine konuşturabilmek, onlarla yürek yüreğe, yanak yanağa yaşamakla olasıdır. Ahmet Aslan´ın dizelerinde yoğun anlatımlara, derin bir felsefi güce tanık oluruz. Üç dört dize, sözü eğip bükmeden, insana düşünce alanı açarak, onu olduğu yerden başka konumlara taşıyarak işlev görüyor. Veyselin, ´kör ol

İstiklal Marşı şairi Mehmet Âkif günlük dili şiirle kaynaştırarak halkçı bir nazmın doğuşuna öncülük etmiştir. Dilde arılaşmadan yana oluşunu, her şiirinde biraz daha yalın bir söyleyişi benimsemesiyle ortaya koymuştur. Mehmet Âkif, sokaktaki insanın yaşadığı gerçekliği tüm ayrıntısıyla şiirine aktarmış, getirdiği bu yeni anlayışla büyük bir başarı kazanmıştır. Yaşadığı dönemin tarihimizin en çalkantılı dönemi olması kuşkusuz şiirini çok köklü bir biçimde etkilemiş, hatta belirlemiştir. Yaşanan toplumsal s

Gece ölü gibi sabah kalkarsın Öyle yap ki hiç gönül kırmayasın Sen seni iyi tanıyıp bilmelisin Çünkü bugün varsın yarın da yoksun Tüm canlılar yaylada bilirler kendin Boş yere uzatma kimseye dilin Anaya babaya saygılı olun Çünkü bugün varsın yarın da yoksun Ali Rıza Keskin böyle biliyor Saygılı okursan iyilik geliyor Onun kısmetini Tanrı veriyor Çünkü bugün varsın yarın da yoksun

Tokat ilimizin sensin şifası Dertlilere derman olur havası Derman bekler yüreğimin yarası Kat Baba dermanım ver de gideyim Beklerim kapında derman veresin Tüm hastalar şifa bekler bilesin Dermanı şifayla derde gülesin Kat Baba dermanım ver de gideyim İsminle yoluna kurban olurum Derdime dermanı senden bulurum Gönül Erdaş yollarına ölürüm Kat Baba dermanım ver de gideyim

İstedin ki çocuklar, Savaşlarda ölmesin. Açlığı, sefaleti, Yoksulluğu bilmesin. Çok çalıştın, yoruldun, Yüce meclisi kurdun. Millet kendi kendini, Yönetsin istiyordun. Önder oldun meclise, Yol göstersin ulusa. Kurtardın ülkemizi, Emanet ettin bize. Teşekkürler Atatürk, Bize çok şey bıraktın. Özgür olalım diye, Yolları aydınlattın.

Hayal denizine gemileri sürdük Kuru yaygaralara uykusuz kalsık Dünya varlığından hani ne alsık İşin başı sabır-ı kanaat imiş Çok imiş hayatın güzellikleri Biz kör bakmışız görmemişiz güzellikleri Biz mekan tutmuşuz gazellikleri Sevip sevilenler bahtiyar imiş İş işten geçti de olduk farkında Meğer yaşamak bir sanat imiş Ezildik üzüldük felek çarkında Uzun emel kaftan feragat imiş Hayat yollarında hızlı yürüdük Yağmurda ıslandık günde kuruduk Yitirdik sağlığı çöktük çürüdük Sağlık ele geçmez saltanat imiş

Vere yini de Vere yini de nişto ru berbon, Saba waştia xu birin kon. Xeyle wexto ma jubin nedio, Rie ae re hesret mendo. Waştie düria, mı re berbena, İştirune xu je lule yini war kena. Wacenme ke endi veyve ma bıbo, Na hesretie dina ra teber bo. Ma u pi neverdano bızewejime, Vane: talie sıma çino, jubin ra şilie vorena, Nasıb nebi, intizar milcıku de perra.

İster Hıristiyan ol ister Musevi İster Budist ol ister Zerdüşt Alevi insan için hepsi birinci Biz insanız insanları severiz İster Alevi ol isterse Sünni İster ilerici ol ister gerici Laik insan için hepsi birinci Biz insanız insanları severiz İmrani der biz size nasıl isek Siz de bize aynı olmanız gerek Gel önce o dürüstlüğü öğrenek Biz insanız insanları severiz

Hoca Soruları Dedim Hoca niçin namaz kılarsın Dedi günahımdan arınıyorum Dedim Hoca niçin oruç tutarsın Dedi ben Allah'a yaranıyorum Dedim aç karnına günahlar bitmez Dedi yoksa benim günahım bitmez Dedim namaz kılmak hiç fayda etmez Dedi kılmış gibi görünüyorum Dedim sen hiç zekat veriyor musun Dedi beş parasız sürünüyorum Dedim gerçekleri görüyor musun Dedi düşünmeye çalışıyorum Dedim ki sırattan nasıl geçilir Dedi onun için haca gidilir Dedim ya cennete nasıl girilir Musa cehennemden arınıyorum

Bugün dost yaralanmış Yine gönlüm hoş değil Her yanı parelenmiş Yine gönlüm hoş değil Dost hasreti zor imiş Herdem ah-u zar imiş Dert adamı yer imiş Yine gönlüm hoş değil Nice günler görsem de Çok sefalar sürsem de Dostlar ile olsam da Yine gönlüm hoş değil Akarsu'yum yansam da kül olup savrulsam da Bazı bazı gülsem de Yine gönlüm hoş değil

Akşam vakti sardunyalar sarmış beni bana öyle bakma gözlerini sevdiğim yüzümde ay tutulması sanki ... Şiirin kaynaklarını anadolunun öz sularından alan Hüsam Kurt, Bu şiirsel kaynakların modern şiirimizin özellikleriyle bağdaştırmayı başarıyor. Ataol Behramoğlu Edebiyata meraklı birinin amatör şiirlerini okumayı beklerken, şiir dilini iyi kavramış, toplumsal sesi de dozunda çıkan bir şairle karşı karşıya kalmanın kıvancı içindeyim. İçtenlikle kutluyorum Hüsam'ı... Ayşe Kulin

"Açmalısın. Açacaksın gelincik. Her yağmurun sonunda güneş gösterir yüzünü. Gecelerin sabahı vardır, acıların da sonu. Gözlerin yaşı diner, kandil kandil bakar bir gün. Tebessüme ulaşır beyazlanmış dudaklar."

Hasan oğluyum, Şahkulu derler adıma Boyun eğmedim, vurdum zalim bendine Ölür isem gömün beni Yama Dağı'na Benim vatanım dağlardır dağlar...

Sevgili dostlarım, Ben, halk ozanı Aşık Garip Bektaş. 1938 yılında Erzurum'a bağlı Aşkale ilçesinin eski ismi Şoik, yeni ismi özler olan köyünde dünyaya geldi. Babam Mehmet Ali, anam da Ballı Hanım'dır. Canım dostlarım, benim hakkımda daha geniş bilgi almak ve beni daha yakından tanımak istiyorsanız, bundan önce yayınlanmış olan dört kitabımın önsözlerinden faydalanabilirsiniz...

Evlerinin önü silme çevirme koyun Horasan'dan mı gelir güzelim soyun Belin ince, yanağın al, uzunca boyun Doğru söyle Bozhüyük köyünden misin? Söyle güzel, Sinamilli Aşiretinden misin? Eladır gözlerin yüzün gamzeli Salmışsın saçların iki belik örmeli Alevidir aşiretin, fakat emin olmalı Doğru söyle Camiliyurt köyünden misin? Söyle güzel, Sinamilli Aşiretinden misin?

Binlerce yıllık halk şiiri geleneğini esin kaynağı edinerek günümüz insan ilişkilerinin; çelişkilerini, özlemlerini, yalnızlıklarını, dünyadaki sömürüyü, ezilmişliği, dışlanmışlığı derin bir insancılık yüklü duruşuyla sunuyor Derya Aslan. Şüphesiz ki şiir tekniği üzerine söz söyleme yetkinliği olanların değerlendirebileceği bir husustur. Şiirini eleştirmek ancak Şiir saf ve hilesiz ruhun seslenişidir anlayışından hareketle samimiyet ve içtenlikle bezenmiş bir yalın yüreğin kaybolmuş bir kentin kıyısından

Dünyasal yaşam için mutlak bir gereksinim olan akıl ve mantık, Hak-i-Kat peşinde koşan canları ancak belli bir noktaya kadar taşıyabilir. Akıl ve mantığın artık işe yaramadığı o noktadan itibaren size rehberlik edebilecek tek güç ise, Tanrı aşkı ile yanan ve bu aşk ile en gizemli ve bilinmez alemlere bile gözü kapalı dalan gönlünüzdür.

Gerçek aşık kendin tanır Aşk-ı sevgiye inanır Esrarını haktan alır Aşıktır aşık dediler

Sen benim gönlümde yegane yarsın Her muradı veren Yar Ali Medet Ezel ebed iki cihanda nursun Her muradı veren Yar Ali Medet Haydarı Kerrarsın şüpheye düşmem Senden gayrısının peşinde koşmam Harici kavrulup pişmem Her muradı veren Yar Ali Medet İlmin kapısında yüce ulusun Kırkların içinde Şahı Veli'sin Hemi kerem ullah hemi Ali'sin Her muradı veren Yar Ali Medet Hayber kalesini anda mat eden Dardaki kuluna anında yeten Hasbahçe içinde gül olup biten Her muradı veren Yar Ali Medet Dört kitabı yazan okuyan

iki yüzlü kara cahiller saygı nedir bilmezler sevgi dağıtan senden ara ara övgüyle bahsederler evin nerde barkın nerde 21. yüzyılda yatağın hala yerde sanki bunu bilmezler onlar için bir öğünlüktür maaşın sırtın sıvazlarlar kutsaldır işin parayı pulu hiç düşünme siyaseti allah korusun sonra batırırsın memleketi