Bilir bilmez atıp tutanı Sevmedim ben hiçte sevmedim Kapının önünde yatanı Sevmedim ben hiçte sevmedim Durmaz sağa sola koşanı Aradan hep laf gezdireni Balkondan balkona konuşanı Sevmedim ben hiçte sevmedim Sabah kalkmaz yatıp uyuyanın Çalışmaz bedava yiyenin Başka yoktur benim diyenin Sevmedim ben hiçte sevmedim Ekrem sever doğru yazanı Bizler yarattık bu düzeni Buna ona çatan ozanı Sevmedim ben hiçte sevmedim (Kitabın İçinden)

Bakıştaki Yön Atatürk olmasaydı Bugün nasıl olurdu Atatürk olmasaydı Bu yurt nasıl dururdu Köyde kentte serbestçe Bağımsızlık simgesi Dalgalanan al bayrak Bayrağımın altında Özgürlük bayrak bayrak Nice yol aldı geldi Nice de yol alacak Ulus üstü ulusum Sonsuza dek kalacak

Bakıp da Göremeyenler Hangi yıldız senin Hangi yıldız benim Süsler durur gökyüzünü her gece Gizem dolu derinliği evrenin Hangi yıldız senin Hangi yıldız benim Neresi neresinde evrenin Kim bilebilir Bütün kuşların sesini Canlıların nefesini Adım adım ülkesini Kim gezip de görebilir Haberi yok sağın solun Sevgiye açılan kolun Hareket halinde yolun Kim önünde durabilir

Gözyaşı döküyorsun sevdiğin için, O göçtü artık, onunla neden gitmedin, niçin? O yolunu tüketti, sen tüketemedin, onun için, Bir gün sana da gözyaşı dökecekler bilesin...

Daha iman etmezseniz Huda'ya O gelecek gelmezseniz hizaya Masum kanı içen kansız dünyaya Mehdi mi töresin Tanrı mı gelsin

Tasavvuf ve siyasi içerikli şiirlerin olduğu türkü tadında bir kitabımızdır.

Suyun sesi bana ne hoş geliyor Hasretim sana bağrım yanıyor Su ver biraz içim yanıyor Gel sevgilim içim yanıyor Buharlaşmış gözler kanlar akıyor Hasretim sana bağrım yanıyor Kokan güllerini kimler yoluyor Gel artık sevgilim güller açıyor Islak dudakların durmaz kımıldar Kalbim senin için durmaz vızıldar Arı boş kovanda durmaz vızıldar Arı bal veriyor gel artık sevgilim Mevsim sıcak sular kuruyor Aşkın ateşi kalbe vuruyor Gerçek dostu Behzat arıyor Aratma beni gel artık sevgilim

Ta gençlik yıllarından itibaren içindekileri şiir'e dökmüş olan şairimizin politik, aşk, düşünce eksenindeki şiirleridir.

Neyim varsa sizin olsun Aç gözünüz mala doysun Varsın herkes beni soysun Ben sevdiğimi isterim İster özgürlüğüm alın İster gençliğimi çalın Kalsam çıplak yalın Ben sevdiğimi isterim Sevmediğim cennet sunsa Kuş tüyüyle bile yunsa Sevdiğim cehennem olsa Ben sevdiğimi isterim Fecri her gün yansam bile Darağacında olsam bile Son arzum sorulsa bile Ben sevdiğimi isterim

Size bir çocukluk hikayesi anlatmaya çalıştım. Kış mevsimini yaşayan çocukları, oradaki insanların yaşamlarını anlatmaya çalıştım.

biten bir aşkın yokluğuna sarılıyorum şimdi giderken bırakmış olduğun eşyaların ağırlığı var bedenimde şimdi biz iki buruk yürek taşıyoruz seninle zaman aşımına uğramış bir aşkın kalıntılarıyla yaşıyoruz biliyorum bir gün zaman aşımına uğrayan her şeyi bir kibrit çöpü gibi yakıp atacağım küllerini savurup atacağım bu aşkın geriye sadece bir tek şey kalacak ikimizden ne biliyor musun kocaman bir burukluk aşk burukluktur!

Hoş geldin dost sefa geldin Dünyaya kaç defa geldin Ömründe kaç yaşa gelsin İnsan olmak kolay mıdır? Gülmek ömür çiçeğidir Sevgi dünya gerçeğidir Mutlu olmak dileğidir İnsan olmak kolay mıdır? Coşan gönül taşırırsa Hak yolunu şaşırırsa Zan özüyle karışırsa İnsan olmak kolay mıdır? Bağlamanın teli gibi Seherlerin yeli gibi Şems ile Mevlana gibi İnsan olmak kolay mıdır? Hüseyni dost pazarında İşgüzarın güzarında Aşıkların nazarında İnsan olmak kolay mıdır?

Kış ayına düşmüş misali Hiç dumanın sisin gitti mi ömrüm Karlı dağlar gibi hep başın poyraz Tipisi boranın bitti mi ömrüm Ne çile tükendi ne derdin bitti Ne gamın eksildi ne kurdun bitti Vakitsiz zamansız tükendi gitti Dakikan beş para etti mi ömrüm

Eylül Akşamı Eylül akşamlarından biri Toprakta Senin Kokun Ciğerlerim Sızlıyor Hasret Gurbet ve kahır Bir de özlem yağıyor Bir eylül akşamı Bu şehir boğmakta Dayanamıyorum Yüreğimse munzurların eteklerini okşarcasına Tırmanmakta Seni arıyorum

Sana nasıl yandığını Yüreğimin başından sor Nasıl derde saldığını Kirpiğinden kaşından sor Şu sararan yüzlerimden Takatı yok dizlerimden İster isen gözlerimden Damla damla yaşından sor Sinem üstü geziyorsun Ezim ezim eziyorsun Dört mevsime benziyorsun Baharından kışından sor Hem aşığın hem hayranın Sonu ölüm bu yaranın Ekberi'yi Arguvan'ın Toprağından taşından sor

Asırların özlemi sır kalmış o amaca Seni coşmuş göreyim, seni gürler göreyim Nasırlı avucunu gösterirken yamaca Sana tek kavuşacak ben varım der göreyim Bozkırı fethetmeye çıkmış bir er göreyim Şu yurt efendisinin elinden olsun tutam Ocakta tezek değil, sobada kok göreyim Sapsarı, çırılçıplak, avucuyla toprak yutan Şu duvar dibindeki yavruyu tok göreyim İlacı iplik olan sıtmayı yok göreyim Taçları tepelenmiş kahramanlar ilinde Alır köşelerine sokulmuş fen göreyim Anamı mektup yazar, bacımı tahsilinde Baba

Hasibe Sönmez, 1953 Tokat Erbaa doğumlu. 1973ten beri Almanyada yaşamını sürdürüyor. Şairin daha once Rüzgârın Islıkları, Yağmurun Gözleri Yaralı ve Fırtınanın Ortasındaki Yaşam adlı şiir şiir kitapları yayımlandı. * Bir parça sevdayı sararak bohçama * Sonu gelecek sevdaya çıkmışım *** * Efsaneler masallar deli bir rüzgâr * Bütün sınıflar ithal olmuş * Yenilenmişsin eskinin içinden süzülerek * Her mevsim yeşil gözlü nar gülüşler * Güne uyandığında * Güneşin Gülüm

Gece ve Gündüz, karanlık ve aydınlık bıkıp usanmadan birbirlerini takip eden zaman... Hareketlerin hiç susmadığı, rüyaların ve bilinçaltının uyanık olduğu yıldızların, ayın aydınlattığı, karanlık geceler... Tüm gerçekleri bütün çıplaklığıyla ortaya çıkartan çirkinlik ve güzellikleri gösteren ışık... Aydınlık ve Gündüz... Kendisi sürekli yanan güneş... İşte zıtlıklar içerisindeki uyumluluk... Sonsuz sevgi ve gelişme boyutunu da şiire taşır. Denge ve ahengin ritmsel coşkusu, duygulanımlardaki insansal gerçekl

Bir ceylan pınarıydı ağladığım, Surlarım dibinde içip sızdığım o geçmişim, Yarınlara umutsuzca bakışımın esareti Hayallerime dolmamıştı bir türlü gelecek, Alacakaranlıklarda sürünmüşlüğümü hiç unutmadım. Direnmiştim kanlı gece sapkınlarına o biçim; Vurulmuştum ruhumun sarmaşıklığında, Derinlemesine dalıp gittiğim o uğultulu gecede, Dipsiz uçurumlardayım yine ışık hızında, Bir türlü yere çakılamadığım.

Ben gönlümü sana verdim, Benim güzel Anadolu'm. İnsanlığa hizmet, derdim, Benim güzel Anadolu'm. Derde derman havan, suyun, Oğuzlardan gelir soyun. Türkmenlere çıkar boyun, Benim güzel Anadolu'm. Hacı Bektaş hacım benim, Balım Sultan tacım benim, Didar ana bacım benim, Benim güzel Anadolu'm. İllerin tümün dolaştım, Sinop'a vardım ulaştım, Gümüşhane'ye alıştım, Benim güzel Anadolu'm. Efkari aşıktır güle İlleri getirdim dile Çektim nice cefa çile, Benim güzel Anadolu'm.