Parlayan simsiyah gözlerinde zekasını okur gibi oldum, hafifçe çektim kendime, başını koydum göğsüme, burkulan yüreğimle vicdanıma soru sordum insan eşitliğini özlercesine...

Hayalde Hakk'ı arayan Lal olmuş, dilde, duyamaz. Damla da, denize koşan Çöl olmuş, gölde, dalamaz. Sır nazara, örmez perde. Yarsız olan, düşer derde. Sevdanın, yandığı yerde Kül olmuş, yerde, bulamaz. Kul Filinta'yım mürveti Edep, erkanda serveti Sabrın zulme yok mihneti Kul olmuş merde, soramaz.

İnsan olmak kolay değil dünyada Kul olanın her şey gelir başına Kaza bela keder vermesin Huda Can olanın her şey gelir başına Şu dünyanın bin bir türlü hali var Acı tatlı iyi kötü yanı var İnsan oğlu gülden nazik canı var Can olanın her şey gelir başına Ben kendi ömrüme ömür katamam Can bir emanettir alıp satamam Kaderimi bir çizgide tutamam Kul olanın her şey gelir başına İnsan kendi kaderini bilemez Açıp alın yazısını göremez Allah'ına kaderini soramaz Kul olanın her şey gelir başına Garip Ziya M

Bütün Gerçekler Meydanda Karer dağlarla çevrili Çanak içi engebeli Bakan gönül olur deli Bütün gerçekler meydanda Sekiz köyü bir arada Geçim sıkıntısı darda Beş, altı ay kalır karda Bütün gerçekler meydanda Bu asırda telefon yoksulluktan Gelen gideni yazın çok Hizmetinde görülür fark Verilen hizmet meydanda İslamiyet şefkat dini Hizmet veren binde biri Her gün yaraları yeni Durumu bugün meydanda Hasan bu defteri açma Kul olan hizmetten kaçmaz Farklı düşünceye bakmaz Olup bitenler meydanda

Bu kitapta yer alan şiirlerimin büyük bir çoğunluğu daha önce çeşitli dergilerde (Ekin Sanat, Kültür ve Edebiyat Dergisi, Esmer Popüler Kürtür, Berfin Bahar) ve Ergani Haber Gazetesi'nde yayınlanmıştır. Bu kitabı okurken, çoğu zaman kendinizi de tümcelerin mavi dalgaları arasında kulaç atarken bulacak; sözcüklerin lorkesine, delilosuna eşlik edecek; belki de halay başında mendil sallayacaksınız. Çünkü ülkemizin içinde bulunduğu, ekonomik, siyasal ve kültürel arenada hepimizin mutlaka bir yeri vardır ve bur

Beni böylesine Çıldırtan ne ola ki Uzaklığım mı Tanımadığım Bilmediğim Bilmek istemediğim ne Ey maviye ve yeşile kanmış Kelebek düşlerim ey harmanlanan hüzün Ah kırlarıma çocuklar gelmiş Çiçek toplama Büyüdün deme anne.

Beni sağlığımda bilmeyen dostlar Ben öldükten sonra bilseler n'olur Cesedim toprağa girdikten sonra Kabrime çiçekle gelseler n'olur. Yılda bir kerecik sormayan dostlar Perişan halimi görmeyen dostlar Hakk'ın selamını vermeyen dostlar Mezarımda telkin verseler n'olur. Garip Bektaş der ki yorgun bedenim Karışıp gidecek toprağa toprağa tenim Cesedimden ayrı kalacak canım Üç beş metre kefen sarsalar n'olur.

Bir hediyem kalsın size Dostlar beni unutmayın Birka kelam birkaç satır Dostlar beni unutmayın Seven kalpler kırılmasın Kimse bana darılmasın Fikre zincir vurulmasın Dostlar beni unutmayın Garip Bektaş dilde kelam Benim gönlüm başka alem Benden size çok çok selam Dostlar beni unutmayın

Hak'tan bize nida geldi Pirim sana haber olsun Şah'tan bize name geldi Rehberime haber olsun

Kerbela'da şehit düşen gaziler İçerime bir od düşmüş sızılar Gönül daim Ehl-i Beyt'i arzular Onun için bana Kızılbaş derler İbadettir çekip yürek dağlamak Gece gündüz Kerbela'ya ağlamak İkrarını Şah Hüseyn'e bağlamak Onun için bana Kızılbaş derler

Akıl benim kılavuzum Zahidin sözü bana ne Varsın kumda uzun uzun Ali arasın bana ne Doğru dersem yaranamam Ben kumda ili aramam Bu dili öğretti anam Varsın kınasın bana ne Ulu munzur dağlarında Mor sümbüllü bağlarında Ali geziyor yanımda O göğe baksın bana ne Mektep ile okul Postta sahte vekil le Marifeti akıl ile Arayıp buldum sana ne

Kuşburnunun kılı çok Sevgilimin dili yok Kirazı çok narı yok Kuşburnudur kuşburnu Ardıcın içi geçmez Avradın işi bitmez Katırın kulu tutmaz Kuşburnudur kuşburnu Kiraz sulanır solmaz Hacı'nın yüzü gülmez Dostlarım bize gelmez Kuşburnudur kuşburnu

Bir ozanım gönlüm yara Satılmışım haberim yok Halillullah gibi nara Atılmışım haberim yok Dert tükenmez sıra sıra Doksan dokuz oldu yara Çekmişler özümü dara Asılmışım haberim yok Ali derler pirimize Kast etmişler serimize Ot basmışlar derimize Yüzülmüşüm haberim yok Namazımı kıldırmışklar Cenazemi kaldırmışlar Metini'yi öldürmüşler Yaşıyorum haberim yok

Nerden gördüm ben seni Geçecek sen geç beni Olsun bayram seyranım Ben bir güle hayranım Unut unutmam seni Ne hale koydun beni Olsun bayram seyranım Ben bir güle hayranım Maviş gözlü ceylanım Gülüm dalım gül canım Olsun bayram seyranım Ben bir güle hayranım Bir yar sevdim Sen kuruttun neyleyim Olsun bayram seyranım Ben bir güle hayranım Maviş gözlü gül canım Sana kaynıyor kanım Olsun bayram seyranım Ben bir güle hayranım

İnsanı insan yapan aşktan Anlamazlar ne Mevlana'dan ne dünyadan İki ayaküstü Vazgeçmezler hayvanlıktan Geberinceye kadar meşgul ederler İnsanlığı yerler yerler Korkaklığı mesken ederler Saldırganlığa bilenirler Pusuya yatmış ya beyinleri Gövdelerini gizleyemezler Edep unutulmuşsa Yüzsüzlük tavan yapmışsa Bunlar onlar Anla ki Nerde insanlar birbirine düşürülüyorsa Öldürülüyorsa Bombalar atılıyor silahlar patlıyorsa Nerde insanlar açlığa yoksulluğa itiliyorlarsa Vatansızlığa Bunlar onlar Bunlar zehir s

İnsan Olmalı İnsan olanlardan asıl sorulmaz İnsanın kendisi, insan olmalı Mezar taşı ile iftihar olmaz İnsan öğrenmeli, insan bilmeli Kalemin kem yazı yazması niye Dostun dosta kuyu kazması niye Yarin yardan ayrı gezmesi niye İnsan sevilmeli, insan sevmeli Sevgi pınarları kaynayıp coşar Sevenle sevilen engeli aşar İnsan yalnız doğar birlikte yaşar İnsan aramalı, insan bulmalı Bir kişinin aslı eroğlu erse Neylesin evladı köroğlu körse Figani kendine insanım derse İnsan yaşamalı, insan kalmalı

Sonra kış vurdu baharlarına Sonra ben üzüldüm Sonra beni düşündüm Sonra beni Sonra ayrılığın rengini Sonra ve hep sonrayı özledim Sesimi ateşe verdim Kendimi dağlara Sonra İstanbul ağladı Vapursuz bir limanda.... (Tanıtım bülteninden)

sen giderken dağlar sararır otlar kurur başaklar gövermez sen geldiğinde şavkın köylere vurur vadiler aydınlanır köylerde geceler uzundur ama sevişmeler yarım kalırher ayak sesinde aşk yarına saklanır (Arka Kapak Yazısı)

Gönül kapılarının açılması koşulsuz insan sevgisi ile tüm canlıları görmektir.Sadeleşip özünü bulmak isteyenlere… Bir tohumun büyümesi için toprak, hava, su ve ışık gerek.Bunları sıralamanın sonucunda filiz vermişse sıralama “doğru”dur.Demek ki hep “bir doğru“ vardır.Fâni’liğin içindedir baki’lik. Öyle bir aşk var ki doğru sıralamayı yapanlar bulur.Ali özü Ali dili Ali gözü Ali eli Ali hiçlik Ali varlık Ali sevgidir Ali şahımdır AliGöbek bağından taşıdığımız değil Aliİkilik olsun deyi yaşattığımız değil Al

Toprak gibi üretken Ateşten sıcak Sudan sade Güneşten pak Yaradanım tapayım mı? Beynimde gezdin Gözüm, kulağım Elim, dilim oldun Gadana belana razıyım Çaresizliğime Sığınak yapayım mı? Kavgam kadar kutsal Sevdam gibi erişilmez Ömrüm kadar değerlisin Sen de olmasan Kime yalvaram Kimim var Yüreğinde öpeyim mi?